08 Kasım 2022

Psstt :)

Pssttt orda kimse var mı?
Perdenin arkasından kafamı bir çıkarıp seslenmek istedim eski günlerdeki gibi :)
Görüşmeyeli umarım iyisinizdir hepiniz! Dünyayı kasıp kavuran covid sonrasında sanırım yeni yeni normale döner olduk... Artık kalabalık bir yere girdiğimde maske takan kişileri çok nadir görüyorum, eskiden biri maske takmasa neredeyse o kişiyi dövme noktasına geliyorduk :P Duygular ve durumlar ne çabuk yön değiştiriyor öyle di mi? Yazmadığım şu 2 buçuk senede neler mi oldu? Hepimiz bir covid atlattık, içimizde en ağır geçiren eşim oldu çünkü o ne yazık ki daha aşılar ortada yokken ikinci varyantta yakalandı... Nil de küçük yaşından ötürü aşı olamadığı için o da hastanede geçirmek zorunda kaldı, çok tatsız zamanlardı :( Ama çok şükür hepsi geldi geçti...
Hmmm başka neler oldu? Saçlarımı kısacık kestirme hatasında bulundum :P Bunu buraya özellikle yazıyorum ki olur da bir gün yine kestirmek istediğimde okuyup kararımdan vazgeçiyim! Malum yaş artık kemale eriyor, unutkanlıklar başlıyor blogum hatırlatacak bana birçok şeyi kihh kihhh :D
Sanırım hayatımızdaki en büyük değişim İstanbul ile bağlarımızı tamamen koparmak oldu. Artık temelli İzmir'deyiz. Bu kararı almak hiç de zor olmadı çünkü İzmir'de 6. senemize giriyoruz ve İstanbul'un kaosunu hiç de özlemediğimizi her geçen yıl daha iyi anlıyoruz... Sarı kuzum Nil'im ortaokullu neredeyse boyu bana ulaşan kocaman bir genç kız oldu, onu paylaşmamı pek istemediği için fotoğrafını buraya eklemiyorum. Kara kuzum Miso'cuğumun öndeki 2 büyük dişi döküldü, zamana kimse karşı koyamıyor bizler gibi o da kocadı artık :)
Noni Bakery yine tam gaz devam ediyor :) Evimizde yarattığım minik atölyeme girip çeşit çeşit pastalar, rengarenk makaronlar yapmaktan büyük keyif alıyorum. Pandemi zamanı üretimim biraz sekteye uğrasa da şimdi yeniden hız kazanmasından ve ürettiklerimin beğenilmesinden çok mutluyum, atölyem benim gerçekten huzur bulduğum terapi alanım!
Yaptıklarım buraya koyamayacağım kadar fazla, hepsini ve daha fazlasını instagram adresimden takip edebilirsiniz :)
Beni dinlendiren bir diğer hobim ise punch... Noni Bakery'den arta kalan vaktim pek olmasa da bulabildiğim her boş zamanımda elime kasnağımı alıp birşeyler deniyorum. Bu zamana kadar ortaya çıkarabildiklerim de bunlar oldu...
Şu anda bu postumu okuyan her kimse (1-2 kişi veya hiç kimse de okumuyor olabilir tabii kihh kihh) umarım hayat size tatlı yüzünü göstermiştir ve birtakım sorunlar yaşasanız bile (elbette sıkıntısız bir hayat yok) bunu yumuşak bir şekilde halletmişsinizdir. Kendinize iyi bakın, 2.5 bilemediniz 3 sene sonra görüşmek dileğiyle :)

09 Haziran 2020

Mozaik Tablolarım

Karantina döneminde annemin aldığı bir hediye ile yeni bir hobi hayatıma girmiş oldu; mozaik tablolar! Kutuyu ilk açtığımda bu kadar sevip müptelası olabileceğim aklımın ucundan geçmemişti! Kendinden yapışkanlı bir kanvas üzerine önceden belirlenmiş olan rakamlara (veya şekillere) göre rengarenk boncukları tek tek yapıştırarak tabloyu oluşturuyorsunuz.
Bu yaptığım vazodaki çiçekler toplamda 20 renkte ve yuvarlek şekilde boncuktan oluşuyordu...
Ben bu mozaik taş işleme olayını çok sevince Türkiye'de nerede bulabilirim diye araştırdım ve karşıma Marcel Sanat'ın tabloları çıktı, çeşit çok fazla olunca seçmem çok zor oldu ama yine romantik tarafıma yenilip içinde çiçeler ve dantel örtü olan bu tabloyu seçtim :)
Bu seferki tablom toplam 65 farklı renkten oluştuğu için oldukça zorlayıcı oldu benim için!
Bütün karantina dönemi boyunca tablomu büyük bir sabırla işledim diyebilirim...
Veee mutlu son!!!
Gerçekten de sıkıntılı ve stresli geçen şu karantina döneminde benim için müthiş bir kurtarıcı oldu bu mozaik tablolar... Şimdi yavaş yavaş normal hayata dönsek bile benim bu tablolardan vazgeçme gibi bir niyetim yok, bir sonrakini işlemek için sabırsızlanıyorum bile!



27 Mayıs 2020

Aylar Sonra...

Aylar sonra bir merhaba demek istedim bloguma... Karantinadan çok önce Şubat ayında çekilen karelerdi bunlar... Bu fotoğrafların çekildiği günün ertesinde evimizin merdivenlerinden kötü bir şekilde düşüp bir sakatlık geçirdim. Yaklaşık bir ay evden çıkamadığım, sürekli yattığım, düz oturamadığım, eğilip kalkamadığım kötü bir dönemdi. Şimdi düşününce evden çıkamadığım o dönem aslında karantina dönemine bir ön hazırlık olmuş benim için... Tam kendimi toparladım derken korona virüsü patlak verdi ve tamamen izole edildiğimiz bir döneme girdik...
Daha önceki paylaşımlarımda da belirtmiştim artık içsel olarak kendime döndüğüm, ruhumu sadece sevdiklerim ve sanatla beslemeye çalıştığım bir dönemdeyim diye. Yaşadığım geçici sakatlık ve sonrasındaki bu izolasyon sayesinde bu dönemi hakkıyla yaşadığımı söyleyebilirim. İnsanın barınacağı bir yuvası, tüten aşı, ruhunu besleyen bir yol arkadaşı ve kendini oyalayan hobileri olduğu sürece yaşam akıp bir şekilde kendini buluyor bence... Geri kalan diğer şeyler; kariyer telaşı, gereksiz hırslar, tüketim hastalığı, kendini başkalarına beğendirme merakı vesaire (siz bu listeyi daha da uzatabilirsiniz) bunların hepsi anlamsızlaşıyor şu kurulu düzen içerisinde...
Kaç kişi bunun farkına varabildi bilinmez ama kilitli kaldığımız bu dönemde hayatımızı gözden geçirme ve önceliklerimizi yeniden sıraya koyma açısından eşsiz bir fırsat oldu bizler için...
Hayatın bizlere daha ne gibi sürprizleri olacak bekleyip göreceğiz hep birlikte...




14 Ocak 2020

Kiev

Ağustos'un sonlarına doğru prensimle birlikte Ukrayna'ya birkaç günlük bir gezi düzenledik, tek amacımız bana biraz moral olmasıydı, bu sebeple bu gezinin ne müze ne de başka yorucu bir etkinlikle dolu olmasını istemedim. Kiev sokaklarını arşınlayıp dilediğimce fotoğraf çektim. Aslında geçtiğimiz senelerde birçok ülkeye gittim ama blogumda bunlara yer verme fırsatım olmadı, 2019'dan kalmış olsa bile bu son gezimize ait fotoğrafları burada paylaşmak istedim...
Moskova'yı özlediğimden olsa gerek Kiev bende sımsıcak duygular uyandırdı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Moskova'dan çok daha ucuz bir şehir, vize almaya gerek yok, Uber çok güzel işliyor, yemekleri (ve kadınları) pek güzel, ayrıca dili de Rusça'yla benzerlikler taşıdığı için bu dili bilenler için iletişim kurmaları kolay... En ünlü caddelerinden biri olan Khreshchatyk pazar günleri trafiğe kapatılıyor ve meydan çeşitli konser/etkinlik alanına dönüyor ve hediyelik eşya satan ufak standlarla doluyor... Benim en sevdiğim yerlerden biri ise farklı sanatçıların yaptığı tablolar ve bit pazarı ile rengarenk bir görüntü çizen Andrevskiy Yokuşu oldu...
Ağustos ayına rağmen hava serin ve zaman zaman yağışlı olsa da sokakları dolaşmak ve fotoğraf çekmek çok iyi geldi bana, çektiğim karelerden bazıları huzurlarınızda..

Moskova'da görmeye alışkın olduğumuz yemyeşil güzel parklar Kiev'de de vardı...
Kiev'e yolunuz düşerse mutlaka ama mutlaka Milk Bar'a uğrayın ve benim yerime de imza kahvelerinden biri olan creamy lemongrass için lütfen!
Andrevskiy Yokuşu'nda karşıma çıkan tatlı pisicikler!
Kiev'de yerel cafeler de pek şirindi, bu şehirde Starbucks'ın olmamasına ise çok şaşırdım!
Sadece masum bir vişne likörü zannedip yetmezmiş gibi bir de dublesinden sipariş ettik meğer kazın ayağı hiç de öyle değilmiş, %30 alkol oranına sahipmiş, mekandan çıktığımızda resmen zomdum :P
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...