30 Mart 2007

Yeşil Cuma her anlamıyla...

Şirketimizde üye olduğumuz sosyal klüplerin dersleri bu hafta başladı. Dün Fotoğrafçılık Klübünün ilk dersini " f " dergisinin editörü Emre İkizler' den görmeye başladık. 6 haftalık eğitimin sonunda çekim gezisi yaparak çektiğimiz fotoğrafları değerlendiricez ama benim bu çekimden önce mutlaka fotoğraf makinemi yenilemem gerekecek!
Dün dersten Ata Demirer'in stand-up show'una yetişebilmek için biraz erken çıkmak zorunda kaldım. Tanrı tüm Maslak çalışanlarının aklını korusun!!!! Dünkü trafik neydi öyle?!!! Burdan iş yavaşlatma eylemi yapan gişe çalışanlarına sevgilerimi yolluyorum!!! Ehhh bu trafiğin üstüne bir de küçük noni'den acil sinyaller almaya başlayınca döktüğüm terleri siz düşünün artık napıyım ama nature calls :) Neyseki hepsine yetişebildim, açıkçası Ata Demirer beklediğimin üstünde bir performans sergiledi ve beni çok güldürdü. Pazar günü de Cem Yılmaz'a gidiyorum, en son yıllar önce gitmiştim ve ona laf atan bir seyirciye ağza alınmayacak küfürler edince gözümden düşmüştü, bir daha asla gitmem demiştim. Ama ne demişler asla ASLA deme ;) Umarım bu sefer daha uslu durur!

Vee bir uyarı yapmadan geçemiycem. Yayla Sanat Merkezi'ne yolu düşenler amman sakın oyun arasında büfeden birşey yemeye kalkmayın, dün ben o kadar acıkmıştım ki bir sandviç yeme hatasına düştüm ve günümü gördüm! Şu anda yemyeşil bir yüzle bu post'u yazıyorum, birazdan Yayla Sanat Merkezi'ne de okkalı bir e-mail atmayı düşünüyorum!!! Bir daha dışarda birşey yemek mi tövbeeee uzun süre ağzıma bişii koymam heralde!
Bu arada bugün Mevlid Kandil'iymiş, bu vesileyle herkesin kandilini kutluyorum. Şöyle güzel bir şarkıyla belki bulanan midemi değil ama ruhumu dinlendiriyorum, sizlere de güzel bir haftasonu diliyorum...

28 Mart 2007

İstanbul

Dün akşam ablamla orkestrada yer alan arkadaşımız Berke'nin daveti ile "İstanbul" adlı epik eserin galasına katıldık. İstanbul’un fethi, Sefaradların Osmanlı topraklarına gelişi, Lale Devri, Cumhuriyet dönemi ve günümüzü ele alan “İstanbul” 2 perde, 13 tablo olarak hazırlanmış. Eserin libretto, reji ve koreografisini Hülya Aksular gerçekleştirmiş. Resim ve uygulamalar ressam İsmail Acar'a ait. Etkileyici müziklerini ise Serkan Alkan yapmış.
Sanırım uzun zamandır hiçbir oyun beni bu kadar etkilememişti! Danslar, müzikler, kostümler, tablolar herşey ama herşey muhteşemdi. Ama ben özellikle balet Selim Borak'tan bahsetmek istiyorum. Fatih Sultan Mehmet rolündeki Selim Borak dansıyla beni büyüledi resmen, Tanrım o ne asil bir duruş öyle, ben sahneye bu kadar yakışan bir balet görmedim! Deniz kızları ve martıların dansları da çok güzeldi... Harem sahnesinde salonu gülsuyu kokusunun sarması ise oldukça enteresandı... Bu kadar emek harcanan bir eserin sadece 6 kere sahnelenecek olması ise çok üzücü... Ne yazık ki AKM sezon sonunda yıkılıyor ve yerine Kongre Merkezi yapılıyor, inanması çok güç!!! Sanata ve sanatçıya saygı duyularak böyle nice güzel eserlere sahip çıkılmasını ve çok daha modern sahnelerde izleyicilerle buluşmasını diliyorum...

25 Mart 2007

Çukurcuma+ertesi

 
Cumartesi günü nonim ve perimle birlikte kendimizi sokaklara atıp Çukurcuma'ya gittik. Her zaman pozitif enerji yayan arkadaşımız Kristin'in mağazası Evihan'a giderek kendimizi cam boncukların arasında kaybettik resmen! Çocuk olsaydım kesin şeker diye bu boncukları ağzıma atardım ki küçükken leblebileri burnuna sokan bir kız olarak böyle birşey gayet güzel beklenirdi benden! Ne zamandır aklımda olan melek kolyelerin içinden nihayet birisini seçerek (ama hepsi birbirinden sevimliydi) melekler kardeşliğine ben de katılmış oldum :)
Önce Rafineri'de yemek ardından Susam Cafe'de kahve derken koyu bir sohbete daldık.
Yeni kolyemi de dayanamayarak bugün hemen taktım :)
Çukurcuma'da dolaşırken tesadüfen bulduğumuz Art.i.choke mağazasındaki keçe giysi ve çantalara ise bayıldık. Yalnızca su, zeytinyağı sabunu ve el emeği ile şekil alan birbirinden değişik keçe tasarımları görmek isterseniz kesinlikle Art.i.choke'a bir uğrayın derim...
İşte bir haftasonu daha bitmiş oldu. Bu arada saatlerinizi 1 saat ileriye almayı unutmadınız di mi??? Geç kararan bir hava şimdiden yazın habercisi ne güzel :) Hepinize harika bir hafta diliyorum!

22 Mart 2007

Missing play-dough?!


Farkında olmadan Selinciğimin sarı renkli oyun hamurunun üstüne bir güzel oturmuşum ve işyerinde eteğimde tüm gün onunla dolaşmışım :) Bir Allahın kulu da Noni hanım poponuza sarı yabancı bir cisim yapışmış diye beni uyarmamış! Tamam J. Lo gibi değil biliyorum ama bir kişi de check etmez mi ya?!!! Teessüf ederim size!

19 Mart 2007

Dünyanın 2 Harikası :)



Dünyanın 7 Harikası nerede derseniz hepsini sayamayabilirim ama Noni'nin 2 Harikasının şu anda nerde olduğunu çok iyi biliyorum, ben dünyanın en şanslı ve en mutlu teyzesiyim bu mutluluk hiç bitmesin istiyorum!!!!

13 Mart 2007

Prenseslerime 4 gün kaldı :)


Haftasonu çabucak geçti ve bugün salı oldu bile, ama ben bir an önce pazar olsun istiyorum, günleri hızlandırmanın bir yolu yok mu?!!!!
Cuma akşamı arkadaşlarımla Ülkü Duru, Celal Kadri Kınoğlu ve Almıla Uluer'in oynadıkları "Kır" isimli oyuna gittim. Dinginlik, aşk ve mutluluğu bulmak için kıra taşınan insanların anlatıldığı bu tek perdelik oyundan hiçbirşey anlamadığımı utanmadan itiraf edebilirim, anlayan varsa bana bir güzel anlatsın lütfen :P
Cumartesi günü Perimin fotoğraf sergisine gittim, canım benim çektiğin tüm siyah beyaz fotoğraflar harikaydı ama 2.sergin için 5-6 yıl ara vermene kesinlikle itiraz ediyorum, sokak kedileri ve köpeklerini çektiğin fotoğrafların harika, onların yer aldığı bir sergi açsan bence süper olur ;)
Sergiden sonra Giritli'de keyifli bir yemek yedik ama Pericim itiraf etmeliyim ki bazı beylerin gür sesi nedeniyle sol kulağım artık duymuyor :P
Fotoğraf demişken ben de şirketimizde açılan Fotoğrafçılık Klübüne üye oldum, yok yok kıskançlığımdan kesinlikle diil, sergiden önce üye olmuştum zaten, 2 aylık bir eğitimden sonra bakalım neler çıkacak benden merak ediyorum ama öncelikle kendime güzel bir fotoğraf makinesi almalıyım çünkü bendeki Canon tam bir felaket!
Pazar günü ise blog arkadaşım Merail'ciğimle buluştuk, İstiklal'de yürüyüş yaptık, bol bol tıkındık ve tabii cadı kazanını da kaynatmadan duramadık :) Moskova'nın buz gibi havasını onun sıcak gülümseyişinin ısıttığına eminim :) Tatlım yine bekliyorum seni!
Bu mavi boleroyu tontişim ördü, anneannecim ellerine sağlık! İçindeki Betty Boop'lu t-shirt ise Perimin hediyesi, çok teşekkür tatlımmmm!!!!!
Veeeeee en güzel haberi sona sakladım!!!! Pazarı iple çekiyorum çünkü prenseslerim geliyor!!!! Bu hafta benim için çok uzun olacak eminim, canım ablamla tatlı kelebeklerime kavuşmayı 44444 gözle bekliyorum :) Hadi gelin artık!!!!!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...