28 Ocak 2009

Çiziktir

Açıkçası bloguma copy paste yaparak yazılar eklemeyi pek sevmiyorum. Ama geçenlerde Gofretim, Ayşe Özyılmazel'in bir yazısını yolladı, gerçi bu kadın bana çok itici geliyor, bir de single mı çıkarmış ne son zamanlarda TV'lerde kedi miyavlaması gibi bir klibi dönüyor, keşke sadece yazı yazsa ağzını hiç açmasa! Ama aşağıdaki yazısı çok hoşuma gitti, hemen blog hatunlarımla paylaşıyım istedim.
Üzgünüm ama biz 2009 model kadınlar sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Bu dünyada sadece erkek kısmının ayarları bozulmadı herhalde. Peki bizde ne eksik? Sıkıyorsa onu çiziktirmeli. Sıkıyorsa şapkayı önümüze koyup deriiin deriiin düşünmeli. Sıkıyorsa kızları toplayıp aynayı kendimize döndürmeli. Şöyle kafayı yorarsak ilk aklıma gelenler şunlar:
2. Kız evi naz evi konumundan çıktık. Zaten bu saatten sonra nazlansak da karşıda çektiğimiz numarayı yutan erkeği bulamıyoruz. Sebep? Diğer kadınlar... Sen yoksan, çantada keklik bir sürü kadın var.
1. Çok lazımmış gibi kadınlığın kodlarını değiştirdik. Hani annelerimize kızdık da çok çalıştık, kendi dünyamızı kurup, kurallarımızı koyduk, 'güç' kazandık ya... Yanında bonus olarak yalnızlık da veriyorlarmış, uyanamadık.

3. Eh bu durumda fark yaratamaz olduk! İlişkilerde 3- G teknolojisi dönemindeyiz. Her şey anında cebinde!.
4. Bir türlü karar veremedik! Erkekten beklentisi olan ve ona göre davranan kadın mıyız yoksa dünya yansa umurunda olmayan erkek kıvamına gelmiş güçlü kadınlar mıyız?
5. Hadi kabul edelim, çok da tekin tipler değiliz canım. Besbelli dalgalı deniziz, adamlar bize nasıl davranacaklarını şaşırdılar. İyi adamların canını acıtıyoruz, saçma sapan davrananların arkasından ağlıyoruz. Yahu biz ne istiyoruz? 6. Annelerimiz misali sabretmiyoruz. Sabretmeyi gerekli görmüyoruz. Bir adama aşıksan, ayrılsan bile kır poponu otur. Önce aşkının değerini sen ver değil mi? Ne o öyle kızları toplayıp gecelere akma, çakkıdı çakkıdı oynama hali? Adam bu halini görünce sana nasıl inansın?
7. Çivi çiviyi söker ama toplu iğne çiviyi sökmez! Sen toplu iğneye çivi muamelesi yaparsan elinde kalır. Bir de orana burana batıp canını acıtır.
8. Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz abartılı diziler... Hollywood yapımı filmlerden o kadar etkileniyoruz ki, gerçeği es geçiyoruz. Yüzeydeyiz, derinimize inmiyoruz, kendimize asıl soruları sormuyoruz. Aşkın ve duyguların değerini bilmiyoruz.

9. İnsan resti bir kere çeker! Bir adamdan hem ayrılıp hem de her yerde karşısına çıkmaz, telefonlarına cevap vermezsin. O zaman restinin ne kıymeti kaldı. Kararlı olmayı öğrenemedik işte!
10. Son aklıma gelen; tepki vermeyi de öğrenemedik! Sana üçüncü sınıf kadın muamelesi yapan adama sen niçin gülücükler dağıtıyorsun? Ey takmam kafama tokadan başka bir şey diyen dertli kadın!. Buyurun siz de ekleyin canım. Bakarsınız bu sefer bir çözüm çıkar mı çıkar...

27 Ocak 2009

Boynuz kulağı geçmiş bile :)

Müzik, içki & harika bir ortamda tam bir stüdyo havasında geçen çekimler, prensesin Erol Atar gibi (aaa bu arada ne oldu o adama ya hiç ortalarda yok?!) Noni buraya bakıyorsun, şimdi uzağa, şimdi sexy bak talimatları eşliğinde arka arkaya beni çekmesi, ardından burada yayınladığım fotoğraflara gelen güzel yorumlarınızdan sonra (hepinize tekrar çok teşekkür ederim!!!) öyle bir havalara girdim ki sormayın gitsin :) Valla bugün şirkete girerken yürüyüşüm bile değişikti, böyle bacaklarımı at gibi öne ata ata Catwalk'ta salınıyor gibiydim maşallahhh :P (Demek ki mankenlerin de na bööle kalkıyo biyerleri...) Bu havam taaa ki bilgisayarımı açıp ablamdan gelen şu fotoyu görene kadardı. Pöfff diye sönüverdim bir anda! Lütfen Derin'in şu pozuna bakar mısınız? Eldivenler, dantelli çoraplar, pembe çanta ve o duruş!!! Tanrım bu ne özgüvendir böyle!!! Prenses sen beni bırak, bak ben sana daha güzel bir model buldum hepimizi cebinden çıkartır o hii hiii :)
loverly hello kitty
p.s. Selinim ise romantik kelebeğimdir ama onun da kokoşluk konusunda farkı yoktur bizden buyrun buraya bir bakın :)

26 Ocak 2009

Me & Myself

Dün prensesime modellik yaptım. Prenses bu işi biliyor, çekim öncesi beni gevşetmek için harika bir Mojito hazırladı, içkimi yudumladım ve tamam hazırım dedim. Fotoğraf makinesinin tepesine mi bakıcam objektifin içine mi yoksa uzaklara mı ayy nereye sorularımla prensesi deli ettim, ama napıyım dün algısı düşük bir Noni'ydim!!! Günün sonunda makyajlı ve makyajsız olmak üzere 400'e yakın pozum ortaya çıktı! Teşekkürler prensesim :) Sözüm söz, bir dahaki sefere daha güzel (ve daha +++ pozitif şekilde) modellik yapacağım!
Neden bu kadar güldüğüme gelince... Dediğim gibi prenses bu işi biliyor, Mojito dışında beni havaya sokabilmek için hayal gücümü de kullanmamı istedi, fotoğrafta sağımda Brad Pitt solumda ise George Clooney var ama siz görmüyorsunuz ;)

22 Ocak 2009

Modalog

Pastel tonlarda giyinmek, uzun kazakların üstüne kalın kemerler takmak, değişik parçaları birarada kombinlemek... Sonbahar ve kışın tek sevdiğim noktası bu sanırım... Fırsat buldukça moda hakkında blog yazan hatunları okumaya çalışıyorum, ben bu bloglara Modalog ismini taktım :) Salıncakta 2 Kişi ve Vintage Biscuit zaten baş köşedeler, eskiden beri takipteyim :) Geçenlerde ordan oraya zıplarken Moda Cadısı'nı farkettim, tarzına bayıldım. Bir diğer favori modalog'um ise Nil, giyiminin yanı sıra kendine uyguladığı makyajlar da çok hoş! Eminim daha keşfedemediklerim de vardır, ama kendi tarzıma uyan ve fikirler aşırabildiğim bu sayfaları ziyaret etmek gün ortasında defile seyretmişim gibi beni mutlu ediyor ;) Bu arada tabii sadece biz hatunlar bu işe el atmıyoruz, mesela Ey"men" ilk Türk erkek modalogu olarak internet dünyasında yer almakta ;) Hepiniz süpersiniz!!!

21 Ocak 2009

Düşler...


Rüyalara inanır mısınız bilmem ama benim gördüğüm ve yorumladığım birçok rüya bir şekilde gerçekleşir. Bazen gördüklerim canımı sıkar, ama çoğunun bana bir mesaj ilettiğine inanırım. Bu nedenle rüya ile ilgili kitaplara özel bir ilgi duyarım. Geçenlerde D-Chic kızı bana uzun zamandır aradığı ve en sonunda internette bulduğu bir ansiklopediden bahsetmişti. Şans bu ya, bu ansiklopediden 1 tane sipariş etmiş ama 2 adet göndermişler :) Tabii ikincisinin üstüne hemen ben kondum!

"Rüya Yorumları Ansiklopedisi"ni diğer rüya tabiri kitaplarından ayıran özellik İmam Nablusi, Sigmund Freud, İbn-i Sirin, İbn-i Fadl, Erich Fromm, Cafer-i Sadık, Alfred Adler, Edgar Cayce, Cassandra Eason, Kirmani, Seyyid Süleyman ve Eric Ackroyd gibi birçok düşünür ve filozofun yazdıklarından, nesilden nesile aktarılan yorumlardan yola çıkarak hazırlanmış olması. Ansiklopedi hangi rüyaların, neye işaret ettiğini; bunları nasıl yorumlamak gerektiğini; hangisinin uzak, hangisinin yakın geleceği müjdelediğini; kimin rüya yorumlama yetisine sahip olduğunu; rüya türlerini; yorumlama prensiplerini; tarihe mal olmuş rüya ve kehanetleri açık ve basitçe ortaya koyuyor. İlk 200 sayfası açıklama niteliğinde, ardından alfabetik sırayla rüyaların ne anlama geldiği açıklanmış. İlginizi çeker mi bilmem ama ben şimdiden başucuma koydum bile ;)

Düşlerden bahsetmişken adaşımdan çok eski ama sevdiğim bir şarkı bu posta gider diye düşündüm... Ayrıca kara pisicik Miso'ma çok benziyor!!!

(p.s. Üstte uyuyan kadın var ya işte o benim çünkü bugün evde tadilat var, mutfak duvarı kırılacak, borular tamir edilecek ve bu 1 hafta sürecek, off ki ne off !!!)

16 Ocak 2009

Vallah billah hasta değilim :) Sadece müptelasıyım...

Bu sabah Gofrett ile harika bir kahvaltı yaptık. Ardından hatun bana bir yazı gönderdi, ne yalan söyliyim doğruluk payı yok değil çünkü bazı bloglara baktığımda yorum alabilmek veya ilgi çekebilmek için fazla çaba gösterdikleri apaçık belli oluyor. Buyrun okuyun bakalım:
* The psychologist'te yayınlanan bir makalede blog yazma kendini teşhir etmek isteyenler arasında son dönemde oldukça yayılan bir hastalık olarak geçiyormuş. Özellikle kişisel bloglar, yazan kişilerin özel hayatından, fikirlerinden izler içerdiği için bir süre sonra kişide tutkuya dönüşüp, sürekli kendini ifşa etme ya da kendini kanıtlamaya çalışma gibi sonuçlar verirmiş. Yine makalede yazılana göre kişisel blogların çoğu ortalama olmayıp, her biri en uç seviyedeymiş. Kişiler ya kendisini zavallı, yalnız, depresif ve melankolik olarak göstermekte ya da başarılı, tuttuğunu koparan, zengin ve sevilen birisi olarak ifşa etmekteymiş. Blog yazarlığına hastalık gözüyle bakan psikologlar, blog yazarlığını internet hastalıkları arasında ilk sıralara yerleştiriyorlarmış.
Bir blog yazarı olarak açıkçası bunu bir hastalık olarak görmemiştim hiç :) Gerçi benimde aklıma sürekli bişeyler geliyor bloguma şunu da yazıyım bunu da yazıyım diyorum, blogger'a girip yorum var mı diye bakıyorum, statcounter'ı açıp kimler gelmiş gitmiş diye bakıyorum ama valla hasta değilimmmm!!!! Neysem oyum, kendimi olduğumdan farklı göstermiyorum, zaten kabak gibi fotolarım ortada beni bilen biliyor :) Kendimi ispat etmeye de çalışmıyorum (yoksa bu açıklamaları yaparak çalışıyor muyum aa bir dakka kafam karıştı?!) Hii hiii evet kabul ediyorum blog bir alışkanlık ama asla bir hastalık değil işte bu kısmına kesinlikle katılmıyorum !!!!
(* Arkadaşımın gönderdiği yazı Anne ve Bebişi adlı blogtan alınmıştır...)

15 Ocak 2009

Gay Superhero

Her sabah 7 buçukta şirkette oluyorum, bu kadar erken işbaşı yapınca tabii ilk iş sabah kahvaltı eşliğinde internette gazeteleri okumak oluyor. Bu belki de tüm enerjiyi sıfırlayarak güne başlamak oluyor bilemiyorum?! Çünkü her gün mutlaka sinirimi bozan bir habere rastlıyorum, Gazze'de katledilen masum bebekler, küçücük çocuklara tecavüz, anneyi katleden şizofren evlat, batan şirketler, iflas sonucu intihar edenler, ekonominin batmış olması, daha saymamı ister misiniz? Tabii zaman zaman yüzümde tebessüme neden olan haberlere de rastlamıyor değilim...
Gelelim post konumuza... Bu sabah serviste giderken aklıma nerden estiyse Queer as Folk adlı dizi geldi, Türkiye'de yayınlandı mı bilmiyorum ama gaylerin hayatını ele alan bu diziyi ben bir zamanlar severek izliyordum. Bu dizinin Türk uyarlaması kimbilir neye benzer diye içimden geçirmedim değil, hoş hiçbir yapımcı ve kanalın (hele bu zamanda) bunu yayınlamaya maçası yemez ama neyse... Bu sabah gazeteleri okurken Hürriyet'te bir habere rastladım. Spiderman, Hulk ve X-Men karakterlerinin yaratıcısı Stan Lee, bu kez dünyanın ilk gay süper kahramanını çizecekmiş. Lee, Perry Moore’un "Hero" isimli romanından esinlenerek bu kahramanı yaratmaya karar vermiş. Bir üniversitenin basketbol takımında oynayan Thom Creed isimli kahraman hem cinsel eğilimini, hem de doğa üstü yeteneklerini gizlemek zorunda kalacakmış. Daha önceden kimsenin aklına ciddi anlamda Gay Superhero yaratma fikrinin geldiğini sanmıyorum bu nedenle Stan Lee'yi tebrik etmek istiyorum. Gayleri geçici bir hastalık taşıyormuş da tedavi edilebilirmiş gibi görenler veya onları tamamen görmemezlikten gelenlere karşın onlar için de bir kahraman yaratılması beni gerçekten mutlu etti...
Photobucket

12 Ocak 2009

Bayılazaammmmm

Pembe renkten baygınlık geldiği için biraz blogumun şeklini şemalini değiştiriyim dedim hay demez olaydım, ne zormuş! Bir websayfasında değişik template örnekleri buldum onu koydum olmadı, başkasını koydum olmadı. Olanlar gitti vesaire... Ben de en sonunda şu anda gördüğünüz sayfaya karar verdim. Sağ sütunu daha düzenleyemedim onu da sonra yapıcam artık... Benden bugünlük paydos!

11 Ocak 2009

Kahve Keyfi...

Pazar sabahları canım annem ve babamla yaptığımız kahve keyiflerini hiçbirşeye değişmem! Açıkçası bu sefer kahveden çok çilek likörünün tadını çıkardım ben, hatta 3-4 tane daha içebilirdim ya neyse! Çektiğimiz fotoğraflara bakarken "ayyy cadaloz gibi çıkmışım" dedim. Babam da "göründüğün gibi çıkmışsın kızım" dedi. Babiş nasıl yaniii sen bana ne demek istiyorsunnn???? :)
Bu arada boynumdaki bu şirin kedili kolye Kiki's Design'dan... Kiki'nin değişik tasarımlarını Nişantaşı'nda Bliskiss mağazalarında bulabilirsiniz. Çok güzel ve değişik çantalar da var. Haa bir de unutmadan Bliskiss ikinci şubesini Ankara'da açmış. Farklı bir tarz yaratmak isteyen ve başka hatunlarla pişti olmak istemeyenlere duyurulur ;)

Formül

Ahhh biz kadınlar sıkılınca ne yaparız? Sıkıntımızın acısını ya saçımızdan çıkartırız ya da cüzdanımızdan. Valla ben Merinos koyunu saçlarıma bu sefer kıyamadım! En son kısacık kestirdiğimde bonus kafaya dönüp dünyanın kaç bucak olduğunu anlayınca bir dahaki sefere cüzdanımı kırpmayı tercih etmiştim :P Yanımda bir de Nerminim olunca tabii kendimizi kaptırıverdik! Ama devir ekonomi devri bu nedenle bu sefer yeni açılan outlet Optimum'u tercih ettik. Ne zamandır kendime mor bir elbise almak istiyordum, Park Bravo'da buldum. Sarı renk bir ayakkabım hiç yoktu, bunları Nine West'te görünce vuruldum. Home Store'da ise inanılmaz ucuz çanta ve kemerler vardı. Alttaki kemeri 3.5 TL'ye (rakamla üç buçuk - bu arada ağzım hala yeteleye gidiyor) aldım. Bugüne kadar mağazalarda resmen kazıklanmışız da haberimiz yokmuş!
* Hanımlar mor elbisemi sarı ayakkabılarım ile giymek istiyorum, ama ne renk çorap gider emin değilim, gri renk mus çorap giysem olur mu bana fikir verin lütfen...

4K - Kız Kıza Kahve Keyfi

MyHotComments.com
Ekin'ciğimin aklına harika bir fikir gelmiş; 4K yani Kız Kıza Kahve Keyfi... Ve bunun ilk denemesini cuma akşamı yaptık. Birbirini tanımayan farklı farklı bayanlar bir araya geldiği zaman da eğlenebiliyormuş bunu görmüş olduk ;)
Gecenin organizatörü Fıstıkım Yeşilim Ekin'e ve birbirimize telefonlarımızı vermeyi unuttuğumuz halde büyük bir cesaret örneği göstererek oraya gelen Zilsiz Zarife'ye (inanılmaz pozitif ve candan birisi!) burdan çook teşekkür etmek istiyorum! Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim Pazar-lamaca esprileri ile masadaki tüm hatunları yerlere yatırdı, halbuki ben başta onun sivri dilli biri olduğunu sanarak yaklaşmaya korkmuştum :) Burcu da bizlere sorduğu bilmece ile geceye inanılmaz renk kattı :) Geçirdiğim harika zaman için herkese çok teşekkürler!

09 Ocak 2009

04 Ocak 2009

İnce çizgi...

Bu haftasonumuz şükretmekle geçti, 2009 yılı için neler dilemiş olursak olalım yeri doldurulamayacak tek şeyin sağlık olduğunu bir kez daha anladık. Bir doktor ve aceleyle yaptığı bir teşhis ile az kalsın ailecek perişan oluyorduk. Bambaşka bir nedenle kan tahlili yaptıran canım babama lenfoma teşhisi kondu. Pislik doktora kalsa hemen kanser tedavisine başlamak gerekiyormuş! Oysa araştırınca öğrendik ki kan tahlili vücutta virütik bir döneme denk gelmişse değerler yanlış çıkabilirmiş. Aslında bu tahlilin tekrar yapılması gerekiyormuş. Ve yeniden yapılan tahliller neticesinde gördük ki aslında korkulacak hiçbirşey yokmuş. Bir doktor nasıl bunu bilmez ve hemen bir karara varır? Bir insanın (bir ailenin) bu kadar ince bir çizgide gidip gelmesine nasıl neden olabilir? İnanın bunu aklım almıyor. O doktora burdan ne desem, ne kadar sövsem de öfkem dinmeyecek! Canım annem, canım babam sizi çok seviyorum, 2009 yılı için tüm dileklerimi rafa kaldırdım, tek istediğim sevdiklerimin iyi ve sağlıklı olması o kadar...

02 Ocak 2009

Max Factor'e Teşekkürler!

Yılbaşı günü sevdiklerimden güzel hediyeler aldım. 2009 senesinin ilk hediyesi ise bu sabah geldi :)
Geçen hafta Max Factor’den "Fikirleri, kitleleri etkilemeyi başarmış seçkin Blogger’lara özel bir sürpriz sizi bekliyor. Max Factor’ün en yeni, sürpriz ürününü, herkesten önce sizinle paylaşmak istiyoruz..." diye devam eden bir mail almıştım. Açıkçası burada esas vurucu kısım sürpriz üründen çok "kitleleri etkilemeyi başarmış seçkin blogger" kısmı oldu, ne yalan söyliyim o kadar koltuklarım kabardı ki bende yelkenler hemen fora oldu ve bir çırpıda iletişim adresimi kendilerine gönderdim!

Sabah işyerime gelen bu kutuyu bugün sevinçle açtım tabii. İçinden Max Factor'ün yeni rimeli False Lash Effect ile indirim kuponları çıktı :) Geçen gün alerji yaptığı için çöpe attığım Dior rimelden sonra bu hediye gerçekten çok makbule geçti! Yarın sabah makyaj yaparken ilk işim yeni rimelimi sürmek olacak!
Bloguma ulaşarak benimle iletişime geçen Stratejik Beyin blogunun yazarı Süleyman Ereke'ye ve Max Factor'e buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
MyHotComments.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...