Günaydınnnnn!!!! Bir haftadır inanılmaz bir yoğunluk yaşıyorum, işlerim, bir yandan gelen hamur siparişlerim, öte yandan sevgilimi de ihmal etmek istememem (yakında baktığı her yeri hamur şeklinde görecek nerdeyse :P) derken zaman nasıl geçti anlamadım bile! Sevgililer Günü Pazar günüydü ama ben Perşembe'den beri sevgi böcüğü şeklinde geziyorum. Perşembe akşam prensesim ve Kristinim ile buluştuk. Bağdat Caddesi'nde Chinese & Sushi Express açılmış, orayı deneyelim dedik, mekan küçük ama yemekleri güzeldi, havalandırma işini de hallettiler mi tamamdır ;) Evet sıra geldi sevgi böcüğü olarak dolaşma sebeplerime:

Tanyacığım, prensesim ve
2-Chic hatunum bana çoook cici küpeler hediye ettiler. Hepsi birbirinden güzel, çok şımardım çoook :) Kızzzlar hepinize çoook teşekkür ederim, kocaman öpücüklerimi gönderiyorum teker teker hepinize!!!
Cuma akşamı Cihangir White Mill'de
Gofretimin artık yaşlı bir hatun olmasını kutladık heee hee :) 30'dan sonra artık bunu kutlama değil bir anma törenine çevirmek gerekiyor bence. Genç yaşınızı nasıl bilirdiniz? Çoook diri bilirdim çooook! gibi mesela :P
Doğumgünü vesile oldu, Gofretimin iş transferinden beri artık eskisi gibi görüşemez olmuştuk, bu vesileyle hasret giderdik... Biraz narlı şampanya, azcık bira, çokça dedikoduyla geceyi noktaladık :)

Cumartesi günü ise canım arkadaşım
Nazannesi'nin papatyası için düzenlediği doğumgünü partisine katıldım.
Nazannesi beni gitmeden uyardı, partide çok fazla çocuk olacak, kendini hazırlasan iyi edersin anne olma ile ilgili fikrin değişebilir dedi :)

Tik tak tik tak! Biz hatunlarda işleyen bir saat vardı di mi, anne olma zamanının geldiğini söylüyordu o saat. Eğer gerçekten böyle bir saat varsa o zaman bende alarm değil çanlar çalıyor çanlar!!! O gün doğumgününde etrafımda bir sürü minik cadı dolaşırken anladım ki artık ben de anne olmak istiyorum, kızımı minik bir noniye çevirmek, oğlumun mıncırağını açıp böbürlenerek herkese göstermek, çocuğum iştahla kapuska yediği için sevinmek istiyorum! Dur ben bu konuyu bir de sevgilime çıtlatıyım :)

Sevgililer Günü tabii ki bunu çıtlatmak için doğru bir zaman değildi :) Sevgilimin yediği yemeklerin boğazına dizilmesini istemedim, kıyamadım ona :) Bu yüzden sadece yemek yedik, hem de ne yemek, çanları konuşamadık ama vücudumuzu çan eğrisine döndürüverdik!

Blog sayesinde tanıştığım çok cici kızlar var, sizden eksik olmasınlar! (bu lafta bana nedense çok samimiyetsiz gelir, söze senden iyi olmasın diye başlayan birini ee tabii olmasın çünkü en iyisi benim hıh diye bozmak gelir içimden...) Neyse konuyu dağıtmıyım... Sevgili Derya bana Kuzguncuk'ta
Kosinitza diye bir restauranttan bahsetmişti, Kuzguncuk'a hiç gitmedim, eğer gitmiş olsaydım bile ara bir sokakta yer alan bu küçük şirin restaurantı hiç farketmeyecektim... Kuzguncuk’un eski adını taşıyan Kosinitza'da menü deniz mahsülleri ağırlıklı, bu benim gibi hayatını bundan sonra bir pesketeryan olarak devam ettirecek biri için neler ifade ediyor size anlatamam! En azından yan masanızda kuzu şiş yiyen birini görmek durumunda kalmıyorsunuz! Lezzetli yemekleri ve içimi hoş yerel şarapları ile çok keyifli bir yemek oldu bizim için... Deryacım tavsiyen için tekrar çok teşekkür ediyorum :)

Yemeğimiz bittikten sonra bu sakin semti biz de rahatsız etmemek istercesine yavaş adımlarla terkettik... Bugün çarşamba olmuş bile, inanamıyorum nerdeyse Şubat ayını da bitiriyoruz, tarihle ilgili neden bu kadar parmak hesabı yaptığıma gelince; çanlar diyorum size çanlaaarrrrrrrrrrrrrrrrrr !!!!!!!!!!!!!!!!!!
