Dün Rusların en soylu ailelerinden biri olan Romanov'ların Taş Evi'ne yapacağımız gezi için Kitay Gorod metrosunun Varvarka çıkışında buluştuk..
Grup toplanınca taş evine doğru yürümeye başladık...
Bu taş ev 16. yüzyılın ortalarında bir asilzade olan Nikita Romanov tarafından inşa edilmiş. 1859 yılından itibaren de müze haline getirilerek şehrin ilk müzelerinden biri olmuş.

Burası taş evin girişi, misafirler bu ana girişten içeri alınırmış...

Rehberimiz o döneme ait ilgi çekici detaylardan bahsetti, ben de hem anlattıklarına kulak kabarttım hem de makinemle küçük olan mekanda olabildiğince fotoğraf çekmeye çalıştım... Bu eve ait en ilgimi çeken detay kadınlar ve erkeklerin ayrı katlarda bulunması oldu... Haremlik selamlık diyebiliriz buna...
O dönemin kadınları giyim konusunda oldukça tutucuymuş. Evli kadınların saçını bir tek eşi görebilirmiş, misafir içine çıkacağı zaman uzun kaftanlar giyip saçını da kapatmak zorundaymış. Erkekler içinse giyim zenginliğin simgesiymiş. Bir Romanov asilzadesinin kalpağı 40cm. uzunluğunda, içi kürklü, dışı saten veya ipekten olan paltosu ise açıldığında 3.5 metre genişliğinde olurmuş. Zenginliğini göstermek için paltosunu yazın bile üstünden çıkartmazmış. Ayrıca ayakkabısı altından bir yumurta geçebilecek kadar topuklu olmalıymış.
Giriş katında bulunan bu fırında toprak kaplarda yemekler pişermiş. Geceleri ermişlerin onları ziyaret ettiklerine inandıkları için fırının alt katındaki bölümde bir kap yemek mutlaka hazır tutulurmuş.
Şimdi bodrum katındaki kilerdeyiz... O dönemde elektrik olmadığı için evin hizmetçileri ellerinde fenerlerle kilere iner, sabah kahvaltısı için buğdayları bu tahta çanaklarda öğütür, etleri burada muhafaza ederlermiş. Ayrıca bal, arpa ve çeşitli meyvelerden hazırladıkları kvasa benzeyen ama ondan çok daha sert olan özel içkileri 5-10 yıl arasında bu fıçılarda eskitilirmiş...
Kilerden sonra depoya geçtik. Burada ise silahlar, top mermileri, sandıklar ve savaşa çıkacakları zaman yanlarına aldıkları malzemeler vardı...
Öndeki değerli eşyalar ve paraların saklandığı sandık, arkadaki ise valizmiş...
Sırf bu valizin ebatları yüzünden o dönemde yaşamadığıma şükrettim!
Ve üst kata çıktık. Şimdi yemek odasındayız.
Eve misafir geleceği zaman hizmetçiler 60 çeşit yemek hazırlarmış. Konuk çok önemli biri ise bu sayı 200'e çıkarmış. Vay hizmetçilerin haline :(
Çok özel bir kutlama olmadığu sürece burada sadece erkekler bir arada yemek yermiş. Evin hanımı en güzel kıyafetleriyle yemek odasına gelip misafirleri selamlar, eşinin yanına gidip onu dudağından öpermiş. Bu öpüşmenin ardından evin beyi misafirlere izin verir, isteyen misafir evin hanımını dudağından öpebilirmiş. Hanımının saçını kapat ama dudağını halka aç, tuhaf adetmiş doğrusu!
Burası çalışma odası...
Çalışma odasının heybetli sobası...
Alt katta bulunan fırının bacası buraya kadar çıkıyor ve oda bu şekilde ısıtılıyormuş.
Şimdi çalışma odasının yanındaki odadayız... Burası kitap okuma ve dinlenme odası. O dönemde gün içinde mutlaka şekerleme yapılırmış.
Daracık bir merdivenden çıktık ve geldik hanımların katına... Evin hanımı günün büyük kısmını bu katta çocuklarıyla geçirirmiş. Eşiyle haftanın belli günlerinde aynı yatakta yatabilirmiş. Oğlanların 5-6 yaşına kadar bu katta durmalarına izin verilirmiş, ondan sonra alt kata erkeklerin katına geçmek durumundaymış. Kızlar ise eğitimlerini bu katta görür, 15 yaşına geldiğinde evlendirilirmiş. Genelde erkekler çok genç yaşta savaşa gidip yıllar sonra döndükleri için karı-koca arasında yaş farkı fazla olurmuş.
Evlenme çağına gelen genç kız için çeyiz hazırlanır ve böyle bir sandığa konurmuş. Ayrıca çeyizi nelerden oluşuyorsa hepsi bir kağıda yazılır ve bu kağıt sandığın içine bırakılırmış. Bir kızın ne kadar zengin olduğu da çeyiz sandığından anlaşılırmış.
Aynı katta bir de dokuma atölyesi vardı. O dönemde kıyafeti dışarıda birine diktirmek çok ayıpmış. Bu nedenle evin kız hizmetçileri bu katta yünü şarkılar eşliğinde dokur (yünü şarkı söyleyerek dokuyanın uzun yıllar yaşayacağına inanılırmış), kumaşı hazırlar, evin hanımı da işlemesini yaparmış.
Evin oğlanlarının çalışma odası da son ziyaret noktamız oluyor...
Gezimiz burada sona eriyor...
Umarım siz de en az benim kadar keyif almışsınızdır ;)
Hepinize keyifli bir hafta sonu diliyorum!