Geçen haftaki Sokak Sokak Moskova gezimizin rotasında Andronikov Manastırı vardı... Manastırların mistik havasını seviyorum, bence fotoğraf çekmek için harikulade mekanlar... Velhasıl o ikonalar yok mu ahhh o ikonalar, benim ruhumu oracıkta vermeme sebep olabilecek güce sahipler! Tabii ki sanatın her türlüsüne saygı duymak gerekir, hele ki eski çağlardan günümüze kadar gelebilmişse/korunabilmişse... Ama ne yalan söyliyim sanatın dinle harmanlanmış tarafı bana pek cazip gelmiyor, konuları bilmediğim için de baktığım resimden pek keyif alamıyorum. Daha doğrusu o resimlere bön bön baktığımla kalıyorum :P Neyse bu kadar uzun laftan sonra gelelim Andronikov Manastırı'na...

Constantinople'de yani canım İstanbul'umda kötü bir fırtınaya yakalanan Moskova Başpiskoposu Alexei, Tanrı'ya kurtulması için yakarmış ve fırtınadan sağ çıkarsa bir manastır inşa edeceğine söz vermiş. Kurtulduğu zaman Tanrı'ya şükranlarını sunmak için 1357 yılında bu manastırı inşa etmiş. Manastırın içinde yer alan, 1425 yılında inşa edilmiş olan bu katedral ise Moskova'nın en eski taş binalarından biri olarak kabul ediliyormuş...

Constantinople'de yani canım İstanbul'umda kötü bir fırtınaya yakalanan Moskova Başpiskoposu Alexei, Tanrı'ya kurtulması için yakarmış ve fırtınadan sağ çıkarsa bir manastır inşa edeceğine söz vermiş. Kurtulduğu zaman Tanrı'ya şükranlarını sunmak için 1357 yılında bu manastırı inşa etmiş. Manastırın içinde yer alan, 1425 yılında inşa edilmiş olan bu katedral ise Moskova'nın en eski taş binalarından biri olarak kabul ediliyormuş...
Ortodoks inancına göre; İsa'nın yüzünü çizmeye çalışan bir ressam bunda zorlanınca, İsa keten bir beze yüzüne silerek ressama geri vermiş. İsa'nın yüzünün kopyasının kaldığı bu kutsal bez, katedralin duvarında bu şekilde resmedilmiş...
Bu manastır ayrıca Ortaçağ döneminin en ünlü ikona ressamı olarak kabul edilen Andrei Rublev'in son yıllarını geçirdiği ve öldükten sonra gömüldüğü bir manastır olma özelliğini de taşıyormuş.
Manastır içinde yürümeye devam ediyoruz... Etrafın bembeyaz karlarla kaplı olması ortama daha da gizemli bir hava katıyor doğrusu!
Kardeşlik hücresi adı verilen bu taş binanın içi, rahiplerin yaşadığı küçük hücrelerden oluşuyormuş...
Şimdi Rublev ve diğer sanatçıların yaptığı ikonaların bulunduğu binaya doğru giriyoruz...
Hazır mısınız :)
1. kattaki salonda Rublev'in ikonalarının reprodüksiyonları bizi karşılıyor... Orjinal ikonaların şu anda Tretyakov Galerisi'nde sergilendiğini öğreniyoruz. Ne mutlu bana ki geçen haftalarda yaptığım müze ziyaretimde bu ikonaların orjinallerini görme şerefine ulaşıyorum ;)
Aslında burada gördüğümüz tüm ikonaların reprodüksiyonları da yeni değil oldukça eski... 1950'li yıllarda uzun uğraşlar sonucunda (ikonadaki çatlağa varana kadar) orjinaline birebir benzetilerek yapılmış.
Rublevin ikonalarından sonra başka bir salona geçiyoruz, burada ise farklı ressamların orjinal ikonaları yer alıyor.
İkonalar bildiğiniz gibi tahta üzerine mumlu ve yumurtalı boyalarla yapılmış dini içerikli resimlerden oluşuyor. Ancak bu ikonaların verniği zaman içersinde oksitlenip karardığı için resmin esas katına ulaşmak, kat kat süren uzun ve zahmetli bir temizleme işleminden sonra mümkün olabiliyormuş. Bu ikonada gördüğünüz gibi daha az temizleme işlemine uğrayan sol taraf daha koyu renkte görünüyor...
13. yüzyılda Moğol İstilası öncesinde kalan 14 ikonadan biri olan bu ikona en eski ikonalardan biri olma özelliğini taşıyormuş.
İkonalardan sonra heykellerin bulunduğu diğer kata doğru geçiyoruz...
İsmi "Mucize İkonu" olan bu ikonanın orjinali İstanbul'daki bir kilisedeymiş... Rehberimiz hangi kilise olduğunu bilmiyormuş. Ben internette araştırdım ama bulamadım, içinizde kilisenin adını bilen var mı?
Bunlar da o döneme ait çocuk kitapları... Ne dersiniz şimdiki çocuklar çok şanslı öyle di mi ;)
Turumuz yavaş yavaş sona ererken o dönemde Rus ve Avrupa ikona sanatının birbirinden ne kadar farklı olduğunu gözlemliyoruz. Rus ikona sanatçıları resmettikleri İsa ve Meryem Ana'yı olabildiğince sade çizmeye çalışırlarmış.
Avrupalı ikona sanatçıları ise detayları ön plana çıkartarak daha renkli şekilde resmederlermiş.
Bunlar ise seyahat edenler ve yanında ikona taşıyamayacak olan kişiler için tasarlanmış kumaş ikonalar...
Evet turumuz burda sona erdi, haydi hepimize geçmiş olsun :)
p.s. Sanırım bu kadar fazla sayıda içinde "ikona" kelimesi geçen cümleler hayatımda kurmamıştım! Bunu da eklemek istedim!