Yupii duppiiiii aylar sonra bir filmi sinemada izleme keyfine erdik! Böyle küçücük keyiflerin bile aslında nasıl büyük zevkler olduğunu anlamak için insanın gurbete gitmesi gerekiyormuş demek ki! Rusya'nın diğer şehirlerinde durum nasıl bilmiyorum ama Moskova'da sinemada gösterilen tüm filmler Rusça'ya çevriliyor. Bizdeki gibi alt yazı olayı yok maalesef. DVD'leri bile orjinal dilde bulmak çok zor, çoğu ya Rusça ya da Ukraynaca... Hal böyle olunca biz de internetten indirdiğimiz filmlerle idare ediyorduk. Ama tabii sinema salonunda dev ekranda bir filmi izlemenin tadı bambaşka oluyor... Neyseki The Renaissance Moscow Hotel içersinde yer alan ve filmleri orjinal dilinde (İngilizce) olarak gösteren Dome Cinema'yı keşfettik de bu özlemimizi dindirebildik :) Koca sinema salonunda 10-15 kişi olunca da istediğimiz yere kurulduk tabii ;)
Sinemada 3 film farklı saatlerde gösterimdeydi, ehh tek salon olunca böyle olması normal tabii... Biz "What's the Story? Morning Glory" (Sabah Neşesi) filmini izledik. Diane Keaton ve Harrison Ford'u sevdiğimden mi yoksa uzun süredir çektiğim sinema özleminden mi bilmiyorum ama ben filmi çok sevdim! Genç bir program yapımcısı ile huysuz bir sunucunun mücadelesinin anlatıldığı film Türkiye'de nisan ayında gösterime girecekmiş. Sinemada ses sistemi gayet iyi, ara verilmiyor, ayrıca büfede patlamış mısır ve içecekler de bulunuyor ;) Moskova'da yaşayan ve sinema özlemi çeken herkese tavsiye ederim!
noniii
YanıtlaSilbugun caddedeydim rimel alacaktım mac'in kullandıgım rimelini sevmediğim için düşünürken aklıma senin blogda yazdıgın rimel geldi. watsonsa gittim ve seni anarak o rimeli aldım. allahtan internet her an eliminizin altında da blogundan o rimeli tam olarak buldum.
yarın olsunda hemencik kullanayalım diye sabırsızlanıyorum.
yanii böyle faydalı bir bloğun oldugu için teşekkür etmek istemiştim
limonagacii
Bende gitmek istiyorum bu filme :)) sen beğendiğine göre kesin güzeldir :))
YanıtlaSilCANIM KIZIM SENİN ADINA ÇOK SEVİNDİM BENDE TİYATRO SİNEMA BAYILIYORUM CANIM ÖPTÜM SENİ BİTANEM
YanıtlaSilbiz de gecen hafta macaristanda kaç yere baktık (budapeşte) yok hepsi macarca, artık dedik ne olursa olsun yeterki izleyelim ama malesef bulamadık :(
YanıtlaSilLimonağacıııı; canım benim memnun kalırsın ama senin kirpiklerin zaten kıvır kıvır ve güzel rimele hiç gerek yok ki ;)
YanıtlaSilÇilekli Pasta; yani tam pazar günü filmlerinden, vurdulu kırdılı değil, bir de ben Diane Keaton'ı çok sevdiğim için (anneme benzetirim onu) sevdim bu filmi :)
Canım annemmm; kulakların çınladı mı bakiyim :) geçen sefer yapamadık bir dahaki İstanbul seyahatimde mutlaka sinema yapalım seninle ;)
GeCe; ahhh sizde de mi öyle? ne sinir bir durum di mi! bizim bulduğumuz sinemada da aynı filmler uzun süre oynuyor ne yazık ki filmler sık güncellenmiyor ama buna da şükür tabii...
sinemaya bayılırım. film izlemek harika bir şey zaten, hele de sinemada doyum olmuyor.
YanıtlaSilpatlamış mısır ve cola olmazsa olmazımdır tabi :)
Depresif Ayu; boğazına düşkün bir boğa kızı olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki patlamış mısırsız bir sinema keyfi düşünemiyorum :)
YanıtlaSilKüçük şeyler..
YanıtlaSilVe ne kadar önemli şeyler..
E.
Di mi Evom?
YanıtlaSil