31 Temmuz 2011

Virtual Makeover

Ablam bana çoook uzun zaman önce Cosmopolitan Virtual Makeover diye bir CD almıştı, kullanmak taa Moskova'da nasip oldu. Programa bir fotoğrafınızı yükleyip çeşitli saç veya makyaj alternatifleri yaratıyorsunuz. Saçlarımı uçlarından mı kestirsem ay yoksa rengini mi değiştirsem diye kaşınan her hatunun bence bu programı elinin altında bulundurması gerekiyor çünkü yarattığınız her yeni modelde kuaför fikrinden biraz daha uzaklaşıyorsunuz ve en sonunda kafanız öyle karışıyor ki benim saçlarım böyle iyi yaf kuaföre muaföre gerek yok diyerek işin içinden çıkıyorsunuz ;)
Bakalım benden neler neler çıkmış:
Yemin ederim her fotoğrafta kendimi birilerinin çakması gibi gördüm; kah Rihanna ve Shakira'nın kötü bir taklidi, kah ekrana yeni çıkmış bir haber spikeri, kah Muazzez Ersoy'un sahneye çıkmadan önceki hali vıyhhh daraldım ha :P
Hii hii bunlar da gelin başları oluyor ;)
Düğün günü prensimin karşısına şu alt sıradaki Selvi Boylum Al Yazmalım tadında çıksaydım heralde beni görür görmez tabanları yağlayıp kaçardı :P
Benim kullandığım bu software internet ortamında yok ama ünlülerin saç şekillerini kendinize uygulamak isterseniz InStyle'ın websitesine bir göz atabilirsiniz, hadi size kolay gelsin yavriler ;)

30 Temmuz 2011

Bugünkü Noni: "40" bir kere maşallah!

Hepinize sıcak bir Moskova gecesinden merhaba! Burada havalar o kadar tuhaf seyrediyor ki, gökyüzüne bakıyorsunuz güneşli, şemsiyeye gerek yok diye çıkıyorsunuz ama daha yolun yarısında bir bakmışsınız yağmurdan sıçana dönmüşsünüz, sonra bir de fırtına neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. İşte bugün de o dengesiz günlerden biriydi! 
Havalar dışında kötü seyreden şeylerden biri de bitmek bilmeyen kaldırım çalışmaları! Evimizin önü delik deşik vaziyette, yürümek ne mümkün! Bir tek bizim caddeyle kalsa iyi, Moskova'nın en ünlü caddesi Tverskaya bile kazılmış vaziyette. Son günlerde 35 dereceye kadar çıkan sıcaklıklar nedeniyle sokağa çıkmak pek içimizden gelmiyordu gerçi ama bu çalışmalar da üstüne tuz biber ekti. Söylenenler ne kadar doğru bilmiyorum ama bu kaldırım çalışmasını belediye başkanının eşinin firması yapıyormuş, al gülüm ver gülüm hesabı! 
Şehirdeki kaldırım çalışmaları devam ede dursun gelelim bendeki onarım çalışmalarına... TR'de ailem & arkadaşlarım, burda prensim, blogumda sizler sağolsun kendime geldim çok şükür. Herşey iyi güzel de aldığım kilolara ne demeli?! Üst kısmım teras formatından Fransız balkonuna döndü dönmesine ama alt kısımda hala tık yok! Artık yarasın diye günde 2 bardak içtiğim sütlerden mi yoksa ara öğün olarak yediğim avuç avuç cevizlerden mi nedendir bilemiyorum ben 1 ayda 40 bedene çıkıvermişim!
 Massimo'dan aldığım boyfriend jean dışında (ki onun da kesimi boldu) hiçbir kotumun/pantalonumun içine giremedim. Düşünün bir pantalonu giymeye çalışıyorsunuz ve meret dizden öteye çıkamıyor, sizle dalga geçer gibi duruyor aşşağıda! Uzun süre sığmak için mücadele verdim, evdeki herşeyi talan ettim ama baktım ki olacak gibi değil gittim kendime Zara'dan bu açık pembe kotu aldım... 40 bedene sığabildim çok şükür!
Bu arada saçlarımda ufak bir değişiklik farkettiniz mi? Ön tarafta uzayanlar fazla rahatsız etmeye başlamıştı beni, prensim eline makası aldı fazlalıkları kırptı, kötü bir iş de çıkarmadı doğrusu hii hii ;)
Kaldırım çalışmasını en yüksek topuklu papuçlarımla protesto ediyorum! Olur da bileğimi burkarsam tüm hastane masrafımı belediye başkanının eşine fatura ettireceğim :P
Gecenin kapanışını yapmadan önce en son edindiğim 2 kitaptan bahsetmek istiyorum... Bilge Karasu'nun Göçmüş Kediler Bahçesi'ni aylar önce şu anda ismini hatırlayamadığım bir arkadaşımın blogunda görüp bir kenara not etmiştim. Yazar nur içinde yatsın, asla ona saygısızlık etmek istemem ama içinde masallar olan bu kitabın sonunu ben bir türlü getiremedim. Daha ilk masalda karşıma handiyse, ivecen, kürtünler, kerte alığı, torlak, balkımaz, gürzü, yeğnileştirmek gibi anlamını bilmediğim o kadar çok kelime çıktı ki, bunların ne olduğunu düşünmekten masalın ucunu kaçırdım. Başladığım bir kitabı yarım bırakmak asla adetim değildir ama bu kadar meçhul kelimeyi ve ölmekten, dirilmekten bahseden bir kitabı şu anki halet-i ruhiyem pek kaldıramadığı için devamını getiremedim. Şimdi sırada annemin önerdiği Beki İkala Erikli'nin Meleklerle Yaşamak kitabı var. Peki sizlerin son günlerde okumaktan keyif aldığınız bir kitap var mı? Tüm tavsiyeleri bir kenara not edip bir sonraki İstanbul seyahatimde kullanmak üzere saklayacağım ;)
Hepinize harika bir hafta sonu diliyorum! 

25 Temmuz 2011

Dönüşüm

Şu günlerde dönüşüm içindeyim... Ruhum, bedenim, beynim dönüşüyor. Bir buçuktan bire iniyorum, bir balon gibi şişen belli yerlerim sönüyor, ne garip bir durum. Ruhen hazırladığım durumdan şimdi kendimi sıyırmaya, çıkmaya çalışıyorum. Bir espriye gülüyorum oh diyorum nihayet dönüşüm tamamlandı, normale döndüm derken bir boşluk anında gözyaşlarına boğuluyorum. Ama bu iniş çıkışlı durumda bir süre sonra geçecek biliyorum. Ne mutlu bana ki etrafım gencinden yaşlısına güzel insanlarla dolu... Hatta minicik kalpler bile bu dönemde beni büyük bir olgunlukla sarıp sarmaladı, onlara baktıkça yaralarım kapandı. Hepinize verdiğiniz moral için teşekkür ediyorum. Şimdi bana yakışan geriye bakmak değil, ileriye odaklanmaktır.

20 Temmuz 2011

Taçsız Kraliçe

Böyle bir yazıyı hiç yazmamış olmayı dilerdim... Tatlı yeğenlerimin yaptığı komikliklerden, ablamla gittiğim konserden bahsedebilmeyi isterdim. Ama hayatta herşey toz pembe gitmiyor ne yazık ki... Keşke gidebilse. Sihirli bir değnek olsa ve başa dönebilsek. Bugün hayatımın en kötü günlerinden biriydi sanırım. Yok yok sanmıyorum kesinlikle öyleydi. Bugün bir miniğe zorunlu veda günüydü. Kafamda şimdi birçok cümle dolanıyor, daha çok küçüktü, zaten bebek bile değildi, ileriki dönemlerde bunu yaşamaktansa erken gitmesi daha iyi oldu gibi gibi... Ama hiçbir cümle hayal kırıklığımı ve mutsuzluğumu onarmaya yetmiyor. Çünkü kendimi buna çok hazırlamıştım. Ruhen aylar öncesinde... Yeni doğan bebeğini cami avlusuna bırakan anneler, karnı burnunda sigara içenler varken ben bunu çok ama çok hakediyordum bu bana büyük haksızlık diyorum. Sonra hamile olduğumu ilk öğrendiğim zaman sanki dünyada kalan tek doğurgan kadın benmişim gibi bir havaya girmem aklıma geliyor, utanıyorum. Baştan bu kadar böbürlendiğim için belki de böyle cezalandırıldım diyorum. Tuhaf bir şekilde buna bir sebep bulma içersindeyim. Gelgitlerdeyim... 
Sadece bir aylığına kraliçe oldum ben, ve tacımı dünyaya göstermek yerine sonsuzluğa uğurladım bugün...

*** Yanımda olan ailem, telefon açan, mail atan ve buraya yorum bırakan dostlarım... İçten desteğiniz için çok teşekkür ediyorum. Etrafım muhteşem ruhlarla dolu... Ne kadar şanslıyım... Şimdi ruhen denizin dibinde sessiz çığlıklar atıyor gibiyim ama çok kısa sürede yeniden yüzeye çıkıp engin denizde korkusuzca kulaç atacağım. Hepinize sonsuz teşekkürler...

16 Temmuz 2011

Yolcudur Noni...


Bugün yolcuyum! Siz bu yazıyı okurken ben muhtemelen Moskova semalarından İstanbul'a doğru yol alıyorum. Yani 1 seneden beri hasret kaldığım canım yeğenlerim ve güzel ablama saatler sonra kavuşuyorum! Nasıl heyecanlı olduğumu tahmin ediyorsunuzdur ;) Tatlı yeğenlerimdeki değişiklikleri gözlemlemek için can atıyorum! Kızlar aranıza yer açın ben de geliyoooorummmmm :)
p.s. Herşey iyi güzel hoş da atladığım bir nokta var sanırım; ben prensi yavruşkalara emanet edip gidiyom di mi anaaaa :P

14 Temmuz 2011

Veeee....

Pissi Türkiye'ye geldi gelmesine de kışın yavruşkalarla tüm parayı harcadığı için öyle Bodrum'muş, Çeşme'ymiş, Antalya'ymış nerdeee :) Bizimki bu yaz Bostancı sahilinde beyaz donu, bir elinde karpuzu, belinde de şambreliyle serinliyor napalım buna da şükür diyerek... Tek başına çıktığı bu tatilde bakalım bizim çapkına kim eşlik edecek ;)
92 kişi blog, bir kişi de mail yoluyla cevap vererek toplamda 93 kişi bu ayki çekilişimize katıldı, herkese teşekkür ediyorum! Ama her çekilişte olduğu gibi ne yazık ki kazanan sadece bir kişi oluyor, bu ayın talihlisi de 34. sıradaki Colorful oldu, kendisini tebrik ediyor Bostancı sahiline prensinin kıllı kollarına bekliyorum ;)
Gelecek ay başka sürpriz çekilişte buluşmak dileğiyle!

13 Temmuz 2011

Temmuz Ayının Sürpriz Hamur Çekilişi

Kartlarımı açtım, görüyorum evet görüyorummm 3 vakte kadar bir paket eline geçecek, içinden renkli şeyler çıkacak: 
Biri Noni'nin yaptığı keçeden çiçekli kolye olacak...
Yanında Klimt'in bir tablosunda yer alan kızlı cam yüzük...
Sonra Noni'nin fimodan yaptığı kalpli küpeler ve goril ile,
Yine Noni'nin ellerinden çıkma keçe taçla fimodan domuzcuk küpeler olacak...
Son olarak keçeden kedili broşla matruşkalı kitap ayracı yer alacak...

Tüm bunlara kim mi sahip olacak? Kartlar bu ismi şu anda bana söylemiyor...
Önce şu soruya cevap vermen gerekiyor:
"Pissi bu yaz tatilini nerde geçiriyor olabilir?"
Yarın kartları tekrar karıp bu ismin kim olduğuna tekrar bir bakacağım, o zamana kadar sağlıcakla kal ;)

11 Temmuz 2011

Ben bu hafta sonunda;

Bu pozu verdim...
Bu filmi seyrettim...
Bu mısırı tek başıma lüplettim...
Bu restorana gittim...
Yemeklerini çok beğendim...
Garsonun sıcak peçete sunumuna şaşırdım...
Garson bir tabak içinde preslenmiş 2 minik el havlusu getirdi... Sonra üstüne içinde limon kabukları olan sıcak su döktü ve peçeteler gittikçe büyümeye başladı... Biz de sıcak sıcak elimizi sildik :)
Bunu kullanmayı hayal ettim...
Bu teyze yerinde olmak hiç istemedim...
Peki siz bu hafta sonuna ne kareler sığdırdınız?

10 Temmuz 2011

Hermitaj Müzesi (3. Kat)

Genç Kadın
Pablo Picasso, 1909
Pablo Picasso, 1909
Tenor ve Keman
Pablo Picasso, 1913
Gri Vazoda Çiçekler ve Şarap Kadehiyle Kaşık
Pablo Picasso, 1908
Picasso'nun Seramiği
Leger'in Picasso'ya hediyesi, 1976
Siyah Şapkalı Genç Kadın
Felix Vallotton, 1908
Konuşma
Henri Matisse, 1909-1912
Aile Portresi
Henri Matisse, 1911
Lydia Delectorskaya'nın Portresi
Henri Matisse, 1947
Dans
Henri Matisse, 1910
Müzik
Henri Matisse, 1910
Eü haere ia oe (Meyve Tutan Kadın)
Paul Gauguin, 1893
Deniz Kenarında Kadınlar (Annelik)
Paul Gauguin,1899
Lüksemburg Parkı. Chopin için Anıt.
Henri Rousseau, 1909
Eros ve Psyche
Auguste Rodin, 1905
Dieppe Yakınındaki Kayalıklar
Claude Monet, 1897
Parktaki Bayan
Claude Monet, 1867
Arles'te Arena
Vincent Van Gogh, 1888
Etten'deki Bahçenin Anısı (Arles Bayanları)
Vincent Van Gogh, 1888
Çalılık
Vincent Van Gogh, 1889
Samanla Kaplı Kulübe
Vincent Van Gogh, 1890
Kadın Kafası
Auguste Renoir, 1876
Kırbaçlı Çocuk
Auguste Renoir, 1885

Arapsaçı
Noni, 2011
Tebe Düşüyor
Giacomo Manzu, 1983
Tebe Oturuyor
Giacomo Manzu, 1983
Tebe'nin Portresi
Giacomo Manzu, 1985
Karpuzlu Natürmort
Fernando Botero, 1976-1977
Resim
Pierre Soulages, 1995

Yine 3. katta bulunan Bizans sanat eserleri müze ziyaretçilerine kapalı olduğu için maalesef görme şansımız olmuyor. Hermitaj gezimiz burada son buluyor... Elbette 3 milyona yakın eser arasında görebildiklerimiz oldukça sınırlıydı, zaten bir müzeyi ne kadar gezerseniz gezin her seferinde size verdiği tat başka oluyor... Bir sonraki gidişinizde gözünüze bambaşka tablolar ilişebiliyor. Benim yolum bir daha Hermitaj'a düşer mi bilmiyorum ama giderseniz 3. katı benim için de bir dolaşın olur mu?
İyi pazarlar herkese!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...