28 Temmuz 2013

Botanik Bahçesi


 Sıcaklar bastırdı öyle di mi? Bu sıcaklarda İstanbul'da kalınca hem de bebekli olunca yapılacak şeyler kısıtlı oluyor. Sırf serin diye kendimizi her seferinde bir alışveriş merkezine atmamızı da istemiyorum. Bu noktada deniz kenarı veya bir park (Fenerbahçe Parkı,Göztepe Parkı, Hıdiv Kasrı vesaire...) en iyi kaçış noktası oluyor bizim için...
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'ni aslında çok uzun zaman önce duymuştum, burnumuzun dibindeydi, TEM'den milyon kez yanından geçmiş ve her seferinde buranın girişi acaba nereden diye aklımdan geçirmiş ama her nedense gitmek görmek kısmet olmamıştı. Bugün ne yapsak diye düşünürken prense botanik bahçesine mi gitsek acaba dedim, yüzünü ekşiterek bana baktı, bir erkeğin ilgi alanına en az giren şeylerin başında sergi, müze, botanik bahçeleri v.s. gelir heralde benimki de soru işte ;) Ama bana daha cazip bir seçenek sunamadığı için zafer benim oldu ve botanik bahçesine doğru yol aldık.
Ama giriş tam bir hayal kırıklığı oldu benim için :( Bir botanik bahçesine yakışmayacak şekilde otopark girişinde sağda kırılmış dallar boynu bükük şekilde öylece duruyordu, arabayla geçtiğimiz için o kısmı fotoğraflayamadım... Prens başladı kıkır kıkır gülmeye... Prensin diline düştüğüme mi yanayım yaptığım seçimin başarısız olduğuna mı! Hadi dedik yine de bir şans tanıyalım ve bir geçitin içinden klasik müzik eşliğinde (ki bu çok hoşuma gitti) çiçek fotoğraflarına bakarak girdik içeri...
Girdiğimiz yer sanırım mesire adasıydı... Kendimi yemyeşil ağaçlar ve rengarenk çiçeklere o kadar hazırlamışım ki ilk bakışta çok kurak göründü gözüme... Moskova aylarca -25 derecede karlar altında kalırdı ama yazın başladığı andan itibaren o bembeyaz karlarla kaplı çimleri yemyeşil bulurduk ve hayret ederdik nasıl bu kadar bakımlı olabiliyor diye... Hayatımda gördüğüm en güzel parklar Moskova'daydı diyebilirim. Belki de bu sebep oldu hayal kırıklığıma, yeşilin her tonunu barındıran o parkları görmemiş olsaydım sevebilirdim burayı belki de...


Burası 1995'te hatıra ormanı olarak açılmış, daha sonra 8 adadan oluşan bir botanik bahçesine dönüştürülmüş.
Bahçenin içinde satış alanı yok ama dileyen yemeğini içeceğini getirip piknik yapabiliyor. Bu arada botanik bahçesine giriş ücretsiz, dileyen otopark girişinde bağış yapıyor.

Çiçekler, bitkiler ve ağaçların isimleri bir kartla üzerlerine iliştirilmiş, bu sayede bilgi sahibi olabiliyorsunuz...


Çocuklar için yapılmış bir Keşif Bahçesi bulunuyor. Ayrıca rölyef atölye çalışması, alçı boyama atölyesi, oyuncak atölyesi, tohum avı, ağacını tanı gibi çocuklar için etkinlikler de mevcut. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Yetişkinlere de bitki ressamlığı kursubahçıvanlık kursu, anaokulu ve ilköğretim okulu öğretmenlerine de öğretmen eğitimi veriliyor.


Mesire adasının 1950'lerden kalmış ve kendi kaderine terkedilmiş gibi kasvetli bir havası vardı. Bende bıraktığı ilk intiba ne yazık ki bu oldu. Ve bu duygu diğer adalara bakma hevesimi kaçırdı. Aslında diğer adalara geçiş bu adadan sağlandığı için merak uyandırması açısından burası daha göze hitap eder hale getirilebilinir, bu benim düşüncem tabii. Sadece tek bir adayı dolaşarak koca bahçe hakkında eleştiri yapmak belki de hata ama ne yazık ki ilk intiba benim için çok önemli...

Nil de huysuzlanmaya başlayınca prense tamam pes ediyorum dedim ve bahçeyi terk ettik. Belki başka bir günde beklentisiz ve karşılaştırmasız bir şans daha vermek lazım bu bahçeye ne dersiniz?

Göz atmak isterseniz Moskova'da sevdiğim parklardan biri Kolomenskoye ve Tolstoy'un son durağı Yasnaya Polyana...

26 Temmuz 2013

Skandalllll !!!!!!!!!!

Skandal skandaaalllll!!!! 1784 kişiden hepi topu 40 kişi ankete katılıp bana oy attı, vay anam vaaay! Ben de orda burda star havalarında gezinip böbürleniyordum 1700 küsür takipçim var diye, peeehhhh sönük starmışım da haberim yokmuş :( Peki öyle olsun yazdım bunu bir kenara! Bana oy veren 40 takipçime teşekkür ediyorum, iyi ki onlar var da beni yerlerde sürünmekten bir nebze de olsa kurtardılar!
Anket hala devam ediyor, katılıp bendeniz sönük starınızı parlatmak ve hediye kazanmak isterseniz beklerim efendim fırk fırk:
İmza: Ezik Noni'niz

23 Temmuz 2013

Bebeğim Herşey'den Ödüllü Anket ;)

Bebeğim Herşey blogunun sahibesinden geçen gün bir mail aldım, blogunda yapacağı bir ankette 3 blog arasında benim de tercih edilen adaylar arasında olduğumu söyleyip katılıp katılmayacağımı sormuş. Eğer birinci ben olursam bana oy atan kişinin de hediye alacağını duyunca neden olmasın dedim :) Hazır bu ayın çekilişini de yapmamışken açıkçası bu teklif bana çok cazip geldi! Sevgili Buket'in ankette benimle ilgili yazdıklarını okuyunca da inanın göğsüm kabardı, tamamen keyfim için tuttuğum blogun başkalarına da ışık tutuyor olması beni inanılmaz mutlu ediyor. Bu güzel sözlerin ve ankete beni de dahil ettiğin için teşekkür ederim sevgili Buket :)
Anket sonucu birinciyi bilen şanslı takipçi altın suyuna batırılmış, birinci sınıf, 925 ayar Beypazarı gümüşü, elmas görünümlü takı setine sahip olacak! Ayrıca birinci olan bloga oy atan takipçi sayısı 200'den fazla ise 2 kişiye, üç yüzden fazla ise 3 kişiye, beş yüz ve yukarısında ise de 10 kişiye yapılacak çekiliş ile hediyeleri verilecek. Bu demek oluyor ki benim takipçi sayım 500'den fazla olduğu için 10 kişi bu hediyeyi kazanma şansına sahip olacak süper değil mi ;)
Ankete katılabilmeniz için mutlaka Bebeğim Herşey bloguna üye olmanız ve üye olduktan sonra bloguna yorum bırakmanız gerekiyor.

Ayrıca bu oylamaya katılan, kime oy verdiği gözetilmeksizin bütün takipçiler arasından yapılacak çekilişle bir kişiye nil yeşili bumbo koltuk hediye verilecek! Daha fazla detayı burada bulabilirsiniz...
Şu ana kadar beklediğimin altında oy alsam da (ankete katılın beni bunalıma sokmayın üleeyyyyynnnn!) ben 1700 küsür takipçimden çok umutluyum (baa baaa baa işine gelince nasıl da duygu sömürüsü yapıyo uyanıkkk!), hadi yavrilerim yüzümü kara çıkartmayın size güveniyorum :)

22 Temmuz 2013

Bingo

Bazı günler vardır o gün tersinizden kalkmışsınızdır ve her işiniz aksi gibi ters gider. Gerçi Nil'im sağolsun ben çoğu zaman tersimden mi yoksa düzümden mi kalktığımı hatırlamıyorum bile, atom karınca kızım sabahları beni hazırol asker konumuna sokuyor iki saniyede :) Ama şundan eminim ki cumartesi kesinlikle günümde değildim! Bingo güne bir türlü şekle girmeyen ve kafama yapışan saçlarla merhaba dedim. Ardından girdiğim tatlı krizinden sinir krizine girerek çıktım! Kitchenette'in muhteşem aşçıları sağolsun önce önüme kurumuş bir waffle koydular, geri gönderdim brownie istedim yok dediler, garsona çikolatalı birşeyler yemek istiyorum dedim menüden çikolatalı ekleri istedim, önüme fıstıklı ekleri koyuverdi! Neymiş efendim çikolatalısı elinde kalmamış fıstıklısı olmaz mıymış! Tamam biliyorum bu dünyanın sonu değil ama ben bir boğa hatunuyum, istediğim anında olmalı ve yeme zevkim elimden alınmamalı, o zaman gerçek bir boğa gibi öfkelenirim! Durun daha bitmedi :) Tatlıdan lanet olsun bu dünyaya diyerek (napıyım Boğayımmm) tamamen vazgeçtim, kırk yılın başı bir sinemaya girelim dedik. Sen aylarca sinemaya gitme ve gittiğin gün önüne (Allah'ın yarattığı kul sonuçta ama beni mi buldun be adam!) koca yumurta kafalı bir adam denk gelsin! Film de berbattı bu arada! (Pasifik Savaşları mı ne...) 
Ayhh bu kadar vıdı vıdı yeter! Yeni bir haftaya girdik bile ve şu anda geçmişle kavga edemeyecek kadar yorgunum ben!
Hafta sonu canım ablamın hediyesi hırka ve clutch ile iki farklı kombin yaptım... Sizi bilmiyorum ama ben yeni bir şeyim olduğunda onu anında (kimi zaman bıkana kadar) kullanmalıyım, yoksa rahat edemiyorum :)
Hepinize tersinizden kalkmadığınız harika bir hafta dilerim!

19 Temmuz 2013

Özlem

O kadar özlemişim ki onları... Bizim kavuşma hikayelerimiz bitmez, artık bu ayrılığı ve senede bir hasret gidermeyi kabullendik bu yüzden ahlar vahlar yerine birlikte geçirdiğimiz anların tadını doyasıya çıkartmaya bakıyoruz. Bakmasına da...
Nil cadısı buna pek izin vermiyor ki! Kızların güzel enerjisi mi Nil'i ateşledi yoksa kızım büyüdükçe bir ateş parçasına mı dönüyor esas nedeni nedir inanın bilmiyorum ama bizimki artık kabına sığamıyor! Ablam ve yeğenlerimle geçireceğim sayılı günlerde gözü var cingözün! Bir de yeni yeni yürümeye başladı, onun da verdiği ayrı bir coşkuyla uçuyor zilli! Sabah bazen 5 bazen 7 gibi uyanıyor, öğlenleri sadece 1 saat uyuyor ve akşam 10'a kadar full enerji devam ediyor! Yakında beni bir deri bir kemik bulursanız nedeni ortadaki bücür cimcimedir :)
Bu arada fotoğraf çekmeyi de o kadar özlemişim ki! Yeğenlerim gelince bu fırsatı kaçırmak istemedim. Moskova'da yaşadığım dönemde müze ve sergilerle fotoğraf aşkımı çok güzel besliyordum ama anne olunca işler değişti tabii... (İstediğiniz kadar bebeğin hayatımı değiştirmesine izin vermiycem diye ahkam kesin, bir bakmışsınız o minik insan hayatınızın iplerini siz farkında olmadan eline geçirmiş hii hii :)) Eskisi gibi zaman yaratamadığım için fotoğraf konusunda biraz köreldiğimi düşünüyorum, bu yüzden bu çekim bana müthiş iyi geldi, hem yeğenlerimle hem de fotoğraf sevdamla özlemimi giderdim ;) Nasıl beğendiniz mi benim objekifimden çıkan kareleri?




13 Temmuz 2013

Hello Kitty Dünyası

Hello Kitty ile ilk tanışmam 9 yaşlarında olmuştu sanırım. Annemle babam okul öncesi alışveriş için bizi Bakırköy'de bir pasajın içinde küçücük bir kırtasiyeye götürmüş ve ilk orada görmüştüm bu sevimli kediyi. Kalemler, kalem kutuları, silgiler ile adeta başım dönmüştü o küçücük kırtasiyede. Ben Hello Kitty'li ablamda My Melody'li ürünler seçmiştik kendimize... Dün gibi hatırlıyorum bu mutlu anı. Sanırım bu yüzden Hello Kitty beni hala mutlu eden bir karakter olarak yer alıyor hayatımda. Bakırköy'deki o küçük kırtasiye hala ayakta mı bilmiyorum ama Ataşehir'de Palladium AVM'nin tam karşısında hem çocukları hem de biz yetişkinleri çok çok mutlu edecek devasa bir Hello Kitty merkezi yer alıyor. Görür görmez buraya mutlaka yeğenlerimle birlikte uğramalıyız dedim. Ve geçtiğimiz gün bu mutlu geziyi gerçekleştirdik :)
3000 metrekare kapalı, 400 metrekare açık alana kurulu bu mağazada yok yok! Hello Kitty ve arkadaşlarına ait ne ararsanız mevcut burada. Mağaza bölümlere ayrılmış ve sadece çocuklara yönelik ürünler yok, kendinize takı, bebeğinize puset, evcil hayvanınıza yatak, bilgisayarınıza mouse, arabanıza direksiyon kılıfı vesaire aklınıza gelebilecek herşey var.
Seçenek çok olunca kafalar karıştı tabii nereye gireceğimizi şaşırdık :) 
Kızlar rotayı şaşırdınız sanırım kihh kihh :)
Teyzesinin süslü kuzusu kendisine bu gözlüğü seçti, artık büyüyor benim bebeğim!
O gün belli oldu ki biz ailecek Hello Kitty'ciyiz kihh kihhh :)
Bu arada bunu ablamdan öğrendim; bildiğiniz gibi Hello Kitty'nin ağzı yoktur, bunun nedeni sadece mutlu çocuklar değil mutsuz olanlar da onu kendilerine yakın hissetsinler diyeymiş...
En güzel kısmı yüzlerdeki bu mutluluğu görmek işte!
Şimdi cafeye gidip biraz dinlenebiliriz sanırım ;) 
Hello Kitty her yerde tatlılarda bile!
Canlarım benim o kadar tatlılar ki kendilerinden çok Nil'e hediyeler almışlar, ablam da bana ;) Birtanelerim benim sizi çok seviyorum ♥
Alışverişimiz bitti, tatlılar yendi Hello Kitty'nin evinden ayrılıp artık evimize dönebiliriz... 
Hello Kitty World çok güzel ama bir o kadar da tehlikeli bir yer çünkü gördüğünüz her şeyi ya siz ya da çocuğunuz almak isteyebilir, gitmeden önce bunu aklınızda bulundurun bence benden söylemesi ;)
Photobucket
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...