29 Eylül 2013

Jungle

Yazın son demlerini yaşadığımız şu günlerin tadını çıkartıyorsunuz öyle di mi? Bakın kış geldiğinde hepimiz ağlayarak hatırlayacağız bu günleri, burnunuzu fırk fırk çekerken Noni dediydi dersiniz :P Hava limonata gibi olunca, Nil de bizi sabahın köründe ayağa kaldırınca attık kendimizi açık havaya... Bu güzel havaya Choies'in hediyesi orman desenli bu cıvıl cıvıl elbise pek iyi gider diye düşündüm, nasıl doğru düşünmüş müyüm sizce de?
Aslında aksesuar seçiminde kontrast renkleri daha çok tercih ederim ama dolabıma bir baktım benim portakal rengi çantam da ayakkabım da yok, cık cık cık olacak iş değil! Alışveriş listesine durduk yerde yeni bir şey daha eklendi bak görüyor musun! Böyle olunca da mint rengine ağırlık verdim. Yürüyüş yapacağımız için de düz bir ayakkabı tercih ettim.
Giydiğim kıyafet görüntü olarak şık ama kullanım açısından rahat olunca değmeyin keyfime ;)
Onun da keyfine diyecek yok hani ;)
Güneşi görünce herkes yayılmış mı ne?
Buna bizimki de dahil hii hii :)
Günün bonusu ise uzun süredir aradığım kitaba kavuşmak oldu! Çok seviyorum ben Jamie Oliver'ı, onun o doğal tarzını... Kitaptaki tarifleri de seversem hobi blogumda kesin paylaşırım sizlerle, zaten artık yemek tariflerinden başka bir şey ekleyemez oldum...
Hepinize neşeli bir pazar dilerim!
Elbise: Choies
Oxfords: Studio Rain
Çanta: Six 
Gözlük: Balenciaga

27 Eylül 2013

Eylül Ayının Çekilişi !!!

Bir haftayı bitiriyoruz bile, Eylül ayı bitmek üzere ve 2013'ü 3 ay sonra uğurluyoruz, vauwww zaman ne hızlı geçiyor böyle! Biz de haftaya pek hızlı girdik, salı günü Choies.com'un hediyesi ile tebessüm buldum. Yeni elbisemle en kısa zamanda bir kombin paylaşacağım sizlerle ;) Çarşamba günü ayağımızın tozuyla kızımla bir iş görüşmesine gittik ;) Nil'in bağlı bulunduğu ajans bizi bir reklam filmi görüşmesine gönderdi ama Nil tam bir arı maya olduğu için yerinde hiç durmadı ve görüşme jet hızıyla sona erdi hii hii :) Napalım sağlık olsun... Dün  Moskova grubumuzla hasret giderdik, bunu her zaman denk getiremiyoruz bu sefer ekibin çoğu biraradaydı (Banucuğum keşke sen de olsaydın)... Ve işte cuma günü geldi bile! Bir ay daha bitmek üzere ve ben bu ayın çekilişini yapmadığımı farkettim! Geçtiğimiz ay yaşanan çekiliş krizinden sonra bunu hala yapmak istemem de ayrı bir konu ya neyse :) Belki de bu sayede blogumdan ve sizlerden kopmamış oluyorum ben de... Ayrıca hediye almak kadar vermek de çok güzel, en azından bu benim için böyle :)
Lafı çok uzattım farkındayım! Geliyim bu ayın çekilişine... Crafts by Nesli'den aldığım kedili çanta çok beğenilince bir tane de size hediye etmek istedim :)
Çantanın bir yüzünde bu tatlı kedicik var... 
Diğer yüzünde de gelin kedicik :) Şunun tipe bakın, çok şeker di mi? 
Katılım için yapmanız gereken tek şey buraya yorum bırakmanız o kadar... Kazanan kişiyi 1 Ekim'de belirleyeceğim, çanta size çıkmazsa mızıkçılık yapmak yok ama baştan anlaşalım olur mu :)
Hepinize şimdiden harika bir hafta sonu dilerim!

25 Eylül 2013

Vücut Dilinin Önemi

Adım Adım eğitim setlerini birkaç ay önce paylaşmıştım sizlerle... Geçen gün instagram'dan bir takipçim bu setlerle ilgili fikrimi sorunca ben de yazmak istedim. Her ay kutumuz kapımıza geliyor ve Nil'den çok ben heyecanla açıyorum :) Nil özgürlüğünü ilan ettiğinden beri kıpır kıpır, 1 sene oturmuşum şimdi hiçbir kuvvet beni oturtamaz der gibi mübarek :) Bu yüzden onunla oturup haydi aktivite kitabımızı açalım oyun oynayalım demek pek mümkün olmuyor. Her ay gelen aktivite kitabı hala ilgi alanına girmese de kutudan çıkan diğer şeyler çok şükür ilgisini çekiyor, örneğin 14. ayın konusu hayvanlar olduğu için aktivite kitabının yanında bir de hayvanları tanıma kitabı çıktı, kediyi görünce dikkat kesildi bizimki ;) Adım adım setlerinde ayrıca anne babalara yönelik bilgiler de yer alıyor. Bu ay vücut dilinin önemi anlatılmış. Ben de sizlerle paylaşmak istedim. Bundan sonra zaman buldukça her ay Adım Adım kutusundan çıkan bilgileri buraya yazmaya çalışacağım, hem böylece bloguma bir iki satır yazma isteğim de artmış olur belki, bir taşla iki kuş vurmuş olurum ;)


El-kol hareketleri ve yüz ifadeleri de iletişimin parçalarıdır. Gerçekten de aktarmak istediğimiz şeylerin çoğunu kelime kullanmadan gerçekleştiririz. Çocuklar, ne istediklerini kelimelerle söylemeye başlamadan önce, ifade edici vücut dilinin en etkin kullanıcılarıdır.

Dokuz aylık bebeğiniz yerde gülümseyerek size bakıp kollarını havaya kaldırınca, sizi görmekten çok mutlu olduğunu ve kucağa alınmak istediğini anlarsınız. Kollarınızın arasında sükunete erdiğinde, mutlu bir bebeğiniz olduğunu bilirsiniz. Bunların tamamı aranızda hiçbir konuşma geçmeden iletilmiş ve siz, çocuğunuzu mükemmel bir biçimde anlamışsınızdır.

Uzmanlara göre; bebekler kalıtsal olarak evrensel vücut dilini bilerek doğar ve geliştikçe bu vücut diline eklemeler yapar. Çocuklar; kalıtsal ve öğrenilen kelime haznesinin bir parçası olarak, hareketlerle iletişim kurmak için ellerini, kollarını, hatta tüm vücutlarını kullanır. Örneğin; çok kısa sürede parmakla işaret etmenin işe yaradığını ve ödüllendirildiğini fark ederler. Çocuklar ayrıca yüz ifadelerini de çok iyi bir şekilde analiz eder.

"Bebek Dili"ni Öğrenmek

Anne-babalar çocuklara yönelik bir dil ya da "bebek dili" kullandıklarında, çocuklar konuşmayı daha kolay öğrenir. Bunun ilk etabı abartılı ve dramatize edilmiş vücut dilidir. Bebekler bu dili 6-15 aylıkken, kelimeleri söylemeye başlamadan önce, "agu gugu" evresinde kullanır. Bebekler 3 yaşına geldiklerinde, vücut dilleri düzenli olarak kendileriyle iletişim kuran yetişkinlerinkini andırır. İki dil konuşan çocuklar, her iki dile bağlı olarak değişik vücut dili kullanır ve nadiren her ikisini şaşırır.

Bebekler ve çocuklar, konuşmaları iyice gelişene kadar, isteklerini karşı tarafa iletebilmek için kelime kullanmayan yöntemler uygular. Doğal olarak, el-kol hareketleri ve yüz ifadeleri, gereksinimleri ve duygularını aktarmada kelimelerle ifade edebilmelerinin önüne geçer. Buna karşılık yetişkinler de çocuklarının vücut diline adapte olmalı ve ne söylediklerini anlamaya çalışmalıdır.

Konuşulan Kelimeyi Desteklemek

Vücut dili çoğu konuşmaya eşlik eder. Anlamların netleşmesine, önemli noktaların vurgulanmasına ve duyguların aktarılmasına yardımcı olur. Çocuklar için el-kol hareketlerini kullanmak, birçok nedenden dolayı çok önemlidir. Bu tür hareketler, daha derin iletişim için fırsat yaratır ve bağ kurulmasıyla hoşluk faktörlerini geliştirir.

Araştırmalar, el-kol hareketlerinin daha erken yaşta konuşmayı sağlayan beyinle ilişkisini artırdığını ve sağlamlaştırdığını göstermiştir. Vücut dili yoluyla kendilerini ifade edebilmek, çocuklarda sıkıntı ve gerilimi azaltır; bu hareketler yetişkinlerin ilgisini çekmeye başlayınca, dinlenildiklerini algılarlar.

Anne-babalar, bebeklerin el-kol hareketlerine onları taklit ederek tepki verip övdüklerinde, bu çocukları kamçılar ve daha fazla kelimesiz ifade şekilleri yaratmalarına yardımcı olur.

Genellikle daha geç konuşan, fiziksel sıkıntı ve streslerini bir şekilde dağıtmaya ihtiyacı olan erkek çocuklarda, el kol hareketleri önem kazanır.

Vücut Dilini Geliştirme

Bebeğinizin el-kol hareketlerini geliştirmesi için harcanan çaba ve zaman, onun huzurlu olmasını ve iletişimi öğrenmesini sağlar. İşte size birkaç öneri:

* Stresli tonlama ile birlikte fiziksel hareketleri abartarak ve dramatize ederek,
* Kendi vücut dilinizin çocuğunuz için bir örnek teşkil edeceğini ve iletişimin yanı sıra, öğrenim için de etkin bir yol olduğunu bilerek,
* Kitapları kullanarak; resimli hikaye kitapları; bebeklerin selamlamak için gülümsemek, "yaşasın" demek için el çırpmak veya sevgiyi göstermek için kucaklamak gibi el-kol hareketlerini anlamalarına yardımcı olabilir.

Çocukları hareketlerle kendilerini ifade etmeleri için desteklemek, konuşmalarını geliştirmede önemli bir adımdır. El-kol hareketleri yapmaları için destek alan çocuklar; iletişimin gücünün, derinliğinin ve keyfinin farkına vardıklarından bundan keyif alır, tatmin olur. Aynı zamanda bu destek, çocukların konuşma becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur.


Kaynak: "Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları", Dr. Carol Valinejad, Mikado Yayınları, 2012.

23 Eylül 2013

Tay Park

Yarın yine yollara dökülüyoruz. Bir sonraki gelişimize kadar vedalaşıyoruz İzmir'le... Şimdilik uzun vadeli plan yapmamak sanırım en iyisi... Plan demişken ben aslında bugün blog, twitter, instagram vesaire hepsine noktayı koymayı planlıyordum ama hadi dedim şu postu da bir yapıyım yarına Allah kerim :)
Gündüzleri tüm vaktimi Nil alıyor (onun böyle horul horul uyuması yanıltmasın sizi, hanfendi tam bir atom karınca şu sıralar!) ve geceleri kısıtlı zamanımda bir kitap açıp birkaç satır okumak benim için çok daha faydalı olacakken ben hedede fotoğraf ayıklayıp yazımı nasıl az ve öz şekilde yazabilirim diye kafa yoruyorum. Sanki madalya takıyorlar deli miyim ne :) Bazen ciddi anlamda bu işe ara vermeliyim diye düşünüyorum ama sanırım bugün o gün değil, dur bakalım :)
Gelelim yazının esas konusu Tay Park'a... Mavişehir'deki bu parka gitme nedenim instagramdan sevgili Nermin'in daveti üzerine oldu.  İzmir'li güzel anneler bir araya geliyormuş, ben de İstanbul'lu olarak araya kaynayıverdim ;)
 Nil'in bacağa bakın nerede :) Şimdi anladınız mı neden ona atom karınca dediğimi hee hee :) O gün bebişler izin verdiği müddetçe sohbet etmeye çalıştık, çok güzel ve sıcak bir ortam vardı, herkesin bebeği minik olunca hepimiz halden anladık tabii ;) 
Sertuğ, Aras, Ateş, Zeynep Bade, Demir, Duru, Alphan... Çok tatlı bebekler ve en az onlar kadar tatlı (ve de güzel) anneleriyle tanıştım. Nerminciğim davetin için çok teşekkür ederim canım, benim için çok keyifli bir gün oldu!
Tay Park'la ilgili izlenimlerime gelecek olursak; bence burası tam çocuklara göre bir yer, hem açık hem kapalı alanı var, dileyen çocuklar ata binebiliyorlar, güzel bir oyun parkı da mevcut... Biz hafta içi buluştuğumuz için çok fazla kalabalıkta yoktu. Ama cafenin işletmesi biraz zayıf, garsonları fazla laubali, bir el değiştirse ve daha nezih hale getirilse eminim çok daha güzel olur burası... 
Aslında İzmir'de daha yapmak istediğim çok şey vardı; Nil'i hayvanat bahçesine götürecektik, sevgili Buket, Elfony ve Merve ile buluşacaktım, Bostanlı sınırlarını aşıp Konak tarafını da arşınlayacaktım ama hepsi bir sonraki seyahate kaldı, napalım geç olsun ama güç olmasın demişler öyle di mi?
İzmir havadisleri şimdilik bu kadar, yeni bir hafta kapıda bile! O halde hepimize tay gibi şahlanacağımız bir hafta dilerim ben de ;)

16 Eylül 2013

Alaçatı'dan Anlar...

Alaçatı en sevdiğim haline bürünmüş; sessiz ve sakin... Küçük detayları kaçırmanıza neden olabilecek gereksiz kalabalık yok gözünüzün önünde, bir fotoğraf gönüllüsü için bundan daha güzel ne olabilir ki ;) Ben bu kareleri çekerken büyük keyif aldım, umarım sizlerin de gününe biraz olsun renk katabilirim, iyi haftalar!
Hayır meyhane benim değil, açılışa bile davet edilmedim, halbuki şeref konuğu olarak baş köşede yer almalıydım, teessüf ederim cık cık cık :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...