30 Nisan 2014

Anne-Babaların Gereksinimleri


Anne ve babalar, çocuklarının gereksinimlerinin yanı sıra, kendi gereksinimlerini de karşıladıklarında başarılı anne-babalık yapmış olur. Kendilerinden şüphe duyan, ihmalkar, yorgun veya yetersiz hisseden anne-babalar, çocuklarını da etkileyeceklerdir.

Küçük bir çocuğun anne-babası olarak; - özellikle çocuğun ilk yaşlarında - bir dizi sorunla karşı karşıya geleceksiniz. Uyku düzeniniz ciddi bir biçimde değişecek, daha düzensiz ve daha dağınık bir ev ortamına tahammül etmek zorunda kalacaksınız. İşinizi bırakmak zorunda kalmış olabilmeniz nedeniyle, alışkın olmadığınız bir yaşam şekli yürütmeye de başlamış olabilirsiniz. Kendi kendinize ya da eşinizle birlikte, eskisi kadar çok dışarıya çıkamıyor olabilir, son dakikada planlarınızı değiştirmek zorunda kalabilir, belki de ilgilendiğiniz birçok şeyi ertelemek durumunda kalmış olabilirsiniz. Ayrıca doğumdan sonra değişik derecelerde depresyon yaşıyor olabilirsiniz. 

Aslında iki yaygın duygu; - yorgunluk ve depresyon - bütün bu zorlukların baş edilemez bir duruma gelmesine neden olabilir. Bu nedenle, bunlarla nasıl baş edebileceğinize bir bakalım...

Yorgunluğu Kontrol Etmek

En basit cevabı; "dinlenmek" olmakla birlikte, bir veya daha fazla küçük çocukla her zaman mümkün olmayabilir. İlk adım; ne zaman yorgun olduğunuzu bilmeniz ve buna göre hareket etmenizdir. Bir grup anne-babaya ne zaman yorgun olduklarını ve bunu nasıl anladıkları sorulduğunda, yorumlardan bazıları şunlardı:

"Her şeyi yapmak çok zorlaşıyor"
"Pilimin bittiğini hissediyorum"
"Hiçbir neden yokken ağlamaya başlıyorum"
"Kendimi bitkin, hassas ve tedirgin hissediyorum"
"Baş ve vücut ağrıları hissediyorum"
"Çok sessiz ve durgun oluyorum"
"Diğer insanlara karşı müşkülpesent ve tepkisel oluyorum"
"Uyuklamaya başlıyorum"
"Deli gibi çalışıyor ve hırçınlaşıyorum"
"Her şeyin üstüme üstüme gelmeye başladığını hissediyorum"
"Bazı şeyleri unutuyorum"

İkinci adım ise yorgunluğun nedenlerini ortaya çıkarmaktır. Sadece uykunun bölünmesi nedeniyle uykunuzu alamamanız mıdır? Ya da doğru beslenememekten veya çok fazla iş yapmaya çalışmaktan kaynaklanan enerji eksikliği midir?

Üçüncü adım ise bu sorunla başa çıkmaktır. Öncelikle doğrudan değiştirebileceğiniz faktörleri halledin, sonra da daha karmaşık etkenleri halletmeye çalışın. Örneğin:

* Mümkün olduğunca doğru beslenmeye çalışın.
* Akşam geç saatlerde kafeinli ve alkollü içki tüketimini kesin.

İkinci olarak da gerçekçi olun ve değiştirmeyeceğiniz şeylerin etrafından dolaşın. Örneğin:

* Bir günde eskisi kadar çok iş yapamayacağınızı kabul edin.
* Endişe ve meme vermek gibi fiziksel olmayan, ancak fiziksel yorgunluğa neden olan şeyleri dikkate alın.
* Bir müddet için uyku düzeninizin farklı olacağını kabul edin; gün içinde gece kaybettiklerinizi telafi etmek için doğacak her fırsatı kullanın.

Depresyonu Budamak

Depresyon, zayıf ruh halini tanımlamak için kullanılan bir etikettir. Belki de depresyonun doğumun kaçınılmaz bir sonucu olduğunu duymuşsunuzdur. Bu, beyinde oluşan ani kimyasal denge bozukluğunun bir sonucu olabilir. Bu durum, bazı kadınların kendilerini güçsüz hissetmelerine neden olabilir. Çünkü yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını düşünerek pasif bir kurbana dönüşebilirler. Bazıları antidepresan kullanmaya karar verebilirler ki, bu da alışkanlığa yol açabilir. 

Depresyon kendi kendini besler. Bu nedenledir ki, erken dönemde depresyonun varlığını fark edip budamak, "bebek sendromu"nun depresyon veya olumsuz düşünce kuyusuna dal budak sarmasını engellemenin en kısa çözümüdür. 

Ruhunuzun daralmaya başladığını hissettiğiniz anda, nedenini bulmaya çalışın. Yalnızlık mı? İyi bir anne-baba olamamaktan duyulan kaygı mı? Yaşantınızı kontrol etme yeteneğinizi kaybetmeniz mi? Keyif aldığınız bir yaşam tarzını kaybetmiş olmanız mı? Aşağıdakilerden hangilerinin sizin için uygun olabileceğini ve yaşamınızı daha zevkli hale getirebileceğini düşünün:

Yorgunluk, olumlu düşünce rezervlerinizi alıp götürebilir. Bu nedenle yukarıdaki örneklere tekrar bakın ve mümkün olduğu kadar dinlendiğinizden emin olun. Kendilerinin de çocukları olan bir arkadaş ağı geliştirin. Bu; doğal olarak sizin, anne ve babaların çocuklarıyla katıldıkları toplumsal aktivitelere katılmanızı sağlayacaktır. 

Yapıcı bir tavırla, kaybedilenleri nasıl yerine koyabileceğinizi, belki de bunların etkisini nasıl en aza düşürebileceğinizi düşünmeye başlayın. Evinizde yapabileceğiniz bazı yararlı iş olanaklarınız olabilir. Çocuğunuz için yapacağınız aktiviteleri, kendiniz için yapabileceğiniz şeylerle birleştirin. Örneğin; egzersiz yapmaktan hoşlanan aktif bir kişiliğiniz olabilir. Bir spor salonuna gitmek yerine, çocuğunuzu pusetine oturtun ve birlikte uzun yürüyüşlere çıkın.



Kaynak: Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları, Dr. Carol Valinejard, Mikado Yayınları, 2012

29 Nisan 2014

İstikrar

Bir önceki postta paylaştığım zaman yönetimi konusunda ben ne kadar başarılıyım pek emin değilim doğrusu! Nil'i uyuttuğum aralarda kahvemi elime alıp bacaklarımı uzatıp kitap okuduğumda kendime "afferin kız en sonunda zamanı etkin şekilde kullanmayı öğrendin!" diyorum ama sonra gözüm fincanı tutan elime kayıyor ve maniküre en son 4 ay önce gittiğimi hatırlayıp "yok ya daha katedecek çok yolum var" diyorum. Bu konuda böyle bir ikilem içerisindeyim anlayacağınız :)
Ama en istikrarlı olduğum nokta prense ayırdığım zaman, bu konuda asla taviz vermiyorum. Ayda bir bile olsa baş başa geçirdiğimiz zaman ilişkimize enerji katıyor ve kendimizi genç hissetmemizi sağlıyor. Anne babaların da ara sıra eğlenmeye ihtiyacı vardır di mi ama ;) Tabii anneannemiz ve dedemiz (İzmir'deysek babaannemiz ve dedemiz) de bu konuda bize büyük destek veriyorlar, onların hakkını da ödeyemeyiz bu konuda...
Hafta sonu mekan olarak tercihimiz Lübnan tatlarının hakim olduğu Arabesque olunca, üstümde etnik bir parçanın olmasını istedim :) Bu arada yemekler çok lezzetli, servis de dört dörtlüktü, yalnız mekandaki müşterilerin çoğu yabancıydı, ne dersiniz yabancılar şehrimizin tadını bizden daha çok çıkartıyor olabilirler mi acaba? 
Bluz: Koton
Pantalon: Zara
Ayakkabı: K7

28 Nisan 2014

Zaman Yönetimi


Birçok anne-babayı strese sokan düşünce, hiçbir şey yapamamaları ve birbirlerine yeterince vakit ayıramamalarıdır. Bunu önlemek için, zaman etkin bir şekilde kontrol altına alınmalı ve böylece hem çocuğun, hem de sizin mutluluğunuz için doğru ortamlar yaratılmalıdır.

İş Görmek: Ortada koşuşturan küçük bir çocuk, zamanınızı ve ilişkileri kontrol düzeninizde büyük değişikliklere yol açacaktır. Çocuğunuzla verimli biçimde zaman geçirmek ve normal işlerinizi yapmak arasında bir denge kurmalısınız.

Başarılı bir zaman yönetimi, bazı şeyleri yapmayı başarmış olma hissine sahip olmaktır. Gününüze şu soruyla başlamak isteyebilirsiniz: "Bu günümün iyi geçtiğini düşünebilmem için neler olması gerekir?" ya da "Bu günümün iyi geçtiğini düşünebilmem için neleri başarmam gerekir?". Güne bu sorularla başlamak, günü istediğiniz doğrultuda sürüklemenize yardımcı olacaktır. Bu sorulara verilecek cevapların ne olabileceğini bildikten sonra, geçici bir plan yapabilir ve en iyisini umut edebilirsiniz. Ancak, devamlı olarak planlarınızı gerçekleştirememek moral bozucu olabileceğinden, ilk cevaplarınızın başarısız olma durumu için de kendi kendinize şu soruyu sorun: "Bunların tamamını gerçekleştiremezsem neye razı olabilirim?". Kendi zamanınızı etkin bir biçimde yöneterek, aynı zamanda çocuğunuza iyi bir örnek olarak da zaman yönetimini öğretmiş olursunuz. Anlayabilecekleri yaşa geldiklerinde, bu onlar için önemli bir ders olacaktır. Çünkü her şeyi yapabilmek için zaman ayrılması gerektiğinin ve bazı durumlarda isteklerinin gerçekleşmeyebileceğinin farkına varacaklardır.

Kendiniz ve Birbiriniz için Zaman: Aile sorunları, aile bireylerinin birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarını anlamakla çözülür. Bir ilişkinin kalitesi, eşlerin birbirleriyle temas halinde olmaları ve birbirlerinin gereksinimlerinin farkında olmaları ile artırılır. Bunun tersine; birbirleriyle teması kesmiş eşler, ilişkilerinde çelişkiler oluşmasına yol açar ve belki de gayet iyi niyetli bir takım yaklaşımların yanlış anlaşılmasına neden olabilir.

Öyleyse eşler birbirleriyle olan ilişkilerini nasıl devam ettirebilir? Önemli olan birlikte geçirdiğiniz zamanın süresi değil, bu sürede ne yaptığınızdır. 

Birbirinizle eskisi kadar zaman geçiremeseniz de, eşinizin istendiğini ve sevildiğini, ona her zaman ihtiyaç duyulduğunu hissettirmek için yaratıcı olmanız gerekebilir.

Eşinizin hala özel olduğunu gösterdiğinizden emin olun. Genelde en çok etki yapan şeyler küçük şeylerdir. Eşinizin nelerden hoşlandığını unutmayın ve mümkün olduğunca bunları yapmaya çalışın. Örneğin; Cuma akşamı eşinizin en sevdiği özel bir yemeği pişirin. Birbirinizi yermek yerine, teşvik edici sözler söylemeyi alışkanlık haline getirin.

Düşüncelerinizi eşinize açık açık bildirerek etkin bir iletişim içinde olun. Örneğin; eşinize gün içinde neler başarmayı planladığınızı anlatın ve size ne şekilde yardımcı olabileceğini konuşun.

Kendinizi toparlamanız ve pillerinizi yeniden şarj etmeniz için, birbirinizin tek başına faaliyetler yapma gereksinimleri olduğunu hatırlayın. Eşinizle, kendinize zaman ayırma konusunda anlaşmaya varın ki, özlemle bekleyecek bir şeyiniz olsun.


Kaynak: Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları, Dr. Carol Valinejard, Mikado Yayınları, 2012

26 Nisan 2014

Kriton Curi Parkı'nda

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda Kriton Curi Parkı'ndaydık. Kozyatağı'nda oturduğumuz dönemde bu parka yürüyerek gelir miniğimle burada soluklanırdım. Şimdi parkta koşturuyor benim tatlı arı mayam...
Canım annem, anneannem ve teyzelerimle ailemizin en minik üyesinin bayramını kutladık hep birlikte...
Nil büyüdükçe, paylaşımlarımız çoğaldıkça daha keyif alır oldum annelikten. Artık ortak bir dilimiz var, birbirimizi anlıyor olmamız çok güzel. Ama en zor dönemleri de sanırım bu yaşlar çünkü tehlike nedir bilmiyor ve her şeyi çok merak ediyor. Aslında blogumda kültürel etkinliklere de yer vermek istiyorum, Moskova'daki şehir keşiflerim gibi burada da aynı tempoyu yakalamak istiyorum ama bunun için biraz daha zamana ihtiyacım var. Şu anda her şeyimi Nil'e göre ayarlıyorum; en çok özen gösterdiğim şey ise geçirdiğimiz bir gün içerisinde onu elimden geldiği kadar mutlu edebilmek; birlikte oyunlar oynuyoruz, danslar ediyoruz, Gymboree'ye gidiyoruz, yürüyüşler yapıyoruz. Bu aktivitelerimize tiyatroyu da eklemeyi iple çekiyorum doğrusu! Bu arada Adım Adım setleri ile ilgili sorular alıyorum annelerden; evet Adım Adım'ın aktivite kitapları güzeldi, Nil'in de epey ilgisini çekti, birlikte kitaba bakıp birçok oyunlar oynadık ama yanında gelen oyuncaklar çok sıradandı, her ay tahta çubuk veya tahta makara gönderdiler ki bunu bir seferinde göndermeleri bence yeterliydi, diğer aylar daha farklı şeyler koyabilirlerdi kutunun içine. Fiyatı ve karşılığında aldığım ürün kalitesi açısından ben memnun kalmadığım için üyeliğimi yenilemeyi düşünmüyorum ama karar sizin elbette...
Bu kalın tabanlı spor ayakkabılara o kadar alıştım ki kot, etek, elbise her şeyin altına giyer oldum, yakında topuklu ayakkabı giyememekten korkuyorum, iyisi mi ben bu hafta sonu yüksek ökçelerime geri döneyim ;)
T-Shirt: Topshop
Hırka: Mango
Jean: Zara
Çanta: Persunmall
Ayakkabı: 37numara.com
Küpe: Twist
Hepinize huzur dolu bir hafta sonu dilerim.
Peace!

p.s. Kriton Curi Parkı'na yıllardır giderim ama kim bu Kriton Curi diye kendime hiç sormamıştım daha önce... İnternette baktım; 1942-1996 yılları arasında yaşamış, Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde öğretim üyeliği yapmış, katı atık türk milli komitesinin kuruculuğunu ve başkanlığını yapmış, Bumed tarafından adına çevre ödülü düzenlenen, kendini çevreye ve insanlığa adamış bir profesörmüş kendisi. Mekanı cennet olsun...

24 Nisan 2014

Naz

Geçtiğimiz gün canım annemle baş başa bir yemek yedik, baş başa derken, kamberimiz de bizimle birlikteydi tabii ;) Siz de zaman zaman bunu yapıyor musunuz bilmiyorum, benim bazı günler şımarık küçük kızlar gibi anneme nazlanacağım tutuyor. Halbuki anne olduktan sonra annemin kıymetini çok daha iyi anlar oldum. Ama ara sıra böyle anlarım tutabiliyor. Ne dersiniz ilgiyi biraz kendi üzerime çekmek için yapıyor olabilir miyim bunu? ;)
Ama bu tatlı bızdık varken annem benim gibi bir cadıyı ne yapsın di mi ama :)
Deri Ceket: Beymen
T-shirt: Mango
Etek: Choies
Ayakkabı: Shoe & Me
Kolye: Choies
Yüzük: Annemin hediyesi
Çanta: QUE
Hiç kanmayın bu afilli pozlara, perde arkasında durum böyle aslında :) Nil coşar, anne peşinden koşar :)
Bir sonraki durakta görüşene dek hoşçakalınnn!

22 Nisan 2014

Stella

Pazar günü havanın kapalı olmasına aldırış etmeden Polonezköy'de sevdiğimiz yerlerden biri olan Stella'da soluğu aldık. Buranın nostaljik havasını oldum olası çok sevmişimdir. Kendinizi hiç kasmadan olduğunuz gibi bir gün geçirirsiniz, etrafınızdaki herkes bol oksijenden hafif çakır keyif gibidir, çimlerde özgürce koşturan çocuklar şendir ve sizin tek endişeniz mangalda pişenlerdir ;)
Ama itiraf etmeliyim doğada bir gün geçirecek bile olsam kendimi iyi hissettiğim bir kıyafetin içinde olmalıyım mutlaka! Birazcık pırıltının kimseye zararı olmaz nasılsa... Kot gömleğimi annemin gençlik döneminden kalma eteğiyle kombinledim, ikinci bir itirafa hazır mısınız peki? Eteğin beli o kadar dardı ki patlamaması için bütün gün göbeğimi içime çekmek zorunda kaldım! Anniş sen benim yaşımdayken kaç bedendin? Ve bunu bana neden yaptın söyle lütfennnn :) Şu anda bu postu hazırlarken bir yandan da battal boy Nutella'mı kaşıklıyorum, moral bozukluğumu ancak böyle telafi edebilirim napıyım!
İşte ben, patlamak üzere olan balina Noni :)
Birazcık hamakta sallayıp uykuya hazırlayalım minik prensesi...
Her anne babanın fikri elbette farklı olabiliyor. Kimisi çocuklarını telefon, bilgisayar ve televizyondan uzak tutuyor. Biz hiçbirini yasaklamadık, nedense yasaklarsak merakı daha çok olurmuş gibi düşündük ve düşündüğümüz gibi de çıktı. Nil önünde olsa bile ipadi eline almıyor, TV'ye yapışmıyor, çoğu zaman ne var diye dönüp bakmıyor bile, artık daha çok oyuncaklarıyla (oyuncaklarından biri de benim tabii!) zaman geçirmeyi seviyor. Gymboree'nin maskotu olan palyaço da (Nil'in deyimiyle "Mu") en favori oyuncağı. Mu aşağı Mu yukarı vaziyetteyiz. Ipad'e bakış açınız ne şekilde bilmiyorum, eğer çocuğunuz ipade meraklı ise Fisher Price'ın bu kılıfını şiddetle tavsiye ederim. Ben almakta çok tereddüt etmiştim ama ipadin ekranı çatlayınca keşke daha önce alsaydım dedim. Şu anda Mothercare'lerde indirimde... Hazır tavsiyelere girmişken; bence kaçırılmaması gereken bir diğer ürün de Imaginarium'larda satılan bu top havuzu... Çok sevdiğim anne bloggerı Socialmom'ın instagramdaki tavsiyesi üzerine haberim oldu benim de... Top havuzlarında oynamaya bayılan çocuklarımızı mikroplardan uzak tutmak için harika bir çözüm bence ;)
Instagramda ne zaman gezinsem karşıma yeni bir ürün çıkıyor ve bir deniyim diyerek kaydediyorum bir kenara... Rimmel'in bu Colour Rush kalem rujunu da şu anda ismini hatırlayamadığım moda bloggerlarının birinde görmüştüm, ben de denedim, sürünce rengi göründüğünden biraz daha koyu olsa da nemlendirme özelliğini ben beğendim.
Bu yaz ayağımdan çıkartmayacağım ayakkabılar da kesinlikle bu yüksek tabanlı spor ayakkabılar! Bunları n11.com sitesinden aldım. Aslında ayakkabıyı alışveriş sitelerindense yerinde deneyip almayı daha sağlıklı bulurum ama çok istediğim bu altın simli ayakkabıyı hiçbir yerde bulamayınca siteye bir şans veriyim dedim. Gönderici firma hatalı ürün yollamış ama neyseki çok ilgili bir satıcıydı, hızlı servisle ayakkabıyı yenisiyle (ve daha iyisiyle) değiştirdiler ve benim gönlümü almayı başardılar ;)
Onun simli ayakkabıya hiç ihtiyacı yok! Birazcık sevgi verilsin ona yeter!
Bugünlük bu kadar çene yeter, hadi bakalım herkes işinin başına artık, hoşçakalınnn :)

16 Nisan 2014

#1Hastalik3Melek

BU HASTALIK BAŞINIZA ÇORAP ÖRMEDEN GİDİN KONTROLLERİNİZİ YAPTIRIN!
KANSERDE ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR!
#1Hastalik3Melek


Geçtiğimiz ay sizlere güzel arkadaşım Nuray'dan bahsetmiştim; kendisi hamile kaldıktan sonra meme kanseri olduğunu öğrendi. Ameliyat oldu, şimdi de kemoterapi görmekte... Hastalığını yenip kızını kucağına alacağı günü iple çekiyor, tabii onu seven bizler de... Nuray hamile kadınlar hasta olmaz yargısını yıkmak ve farkındalık yaratmak için çok güzel bir kampanya başlattı. Siz de bu kampanyaya destek olmak isterseniz başınıza ince çorap geçirdiğiniz bir fotoğrafınızı #1Hastalik3Melek hashtagi ile Instagram, Twitter, Facebook ve bloglarınızda paylaşabilirsiniz. Eğer böyle bir poz vermekten çekinecek olursanız bu yazıyı paylaşarak da destek olabilirsiniz, bu kampanya ne kadar çok kadına ulaşırsa o kadar amacına ulaşmış olacak. Desteğiniz ve dualarınız için çok teşekkürler...
Nuray'ın Instagramı: http://instagram.com/1hastalik3melek



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...