Nil'in 1 haftalık ara dönem tatilinde İstanbul'a gidiyoruz ama bu sefer ayaklarım geri geri gidiyor, hiç gitmek istemiyorum. Ne zaman gitsem canım teyzemlerle de program yapardık, eğer onlara gidiyorsam mutlaka sevdiğim şeyleri hazırlardı, benim için mercimekli köfte yapar, Nil'in "Sevdi Suyu" dolapta mutlaka hazır olurdu. Sonra biraz yürüyüş yapardık, mahallede yeni bir mağaza açılmışsa beni götürür benim uzun uzadıya bakınmamı sabırla beklerdi. Nil'i eğlendirecek bir şeyler de mutlaka bulurdu. Hasta olduğu dönemde bile bunları hiç ihmal etmedi. Onunla geçirdiğim her anı çok özlüyorum. Şen kahkahalarını, zarif ellerini, ne anlatırsam anlatıyım aramızda kalan sırdaşlığını, beni her daim rahatlatan varlığını çok ama çok özlüyorum. Ve ne yaparsam yapıyım onun yokluğunu hafifletecek bir teselli bulamıyorum; biriktirdiğimiz güzel anıları anmak dışında... Canım teyzem her zaman kalbimde yaşayacak ama İstanbul onsuz artık eskisi kadar güzel olmayacak...
15 Kasım 2019
14 Kasım 2019
Alsancak Sokakları
Geçtiğimiz hafta ne zamandır gitmek istediğim Picasso sergisi için Alsancak'ın yolunu tuttum. İzmir'de trafiğin İstanbul kadar yoğun olmadığını zaman zaman unutabiliyorum, tahminimden çok daha erken bir saatte Alsancak'taydım ve serginin olduğu Arkas sanat merkezinin açılmasına daha yarım saat vardı. Durum böyle olunca Alsancak sokaklarını biraz dolaşıyım dedim. Kasım ayında olmamıza rağmen sıcaklığıyla hava da bu fikrimi destekler gibiydi :) Daha önce gezmediğim sokakları arşınlamak ve her köşede karşıma çıkan değişik duvar resimleriyle şaşkınlık yaşamak pek keyifliydi, kendimi bu tura öyle kaptırmışım ki sanat merkezine gittiğimde çoktan açılmıştı ve öğrenciler içeriye doluşmaya başlamıştı bile...
Bazen fotoğraflarda tesadüfi olarak denk gelen şeyleri o anda çekerken hiç farketmiyorum... Vapurda dönüş yolundayken çektiklerime bir göz atmak istedim ve bu fotoğrafta masada bitmiş bir çay fincanı olduğunu sonradan farkettim, duvar yazısıyla bu tesadüfi uyumu pek hoşuma gitti!
13 Kasım 2019
Tatlı Son
Her güzel şeyin bir sonu varmış... Ben de tatlı yolculuğumun artık son durağına varmışım gibi hissediyorum... Artık Noni Bakery ile ilgili beni heyecanlandıran hiçbir şey kalmadı diyebilirim... Eskiden kendimi geliştirmek istediğim ve hep bir sonraki adımı düşündüğüm bir alandı, merak ettiğim tüm eğitimlere katıldım, hayal ettiğim çoğu şeyi başardım; doğum gününden nişana baby shower'dan kutlamalara sayısız siparişler aldım, eğitimler verdim, cafelerle çalıştım, yaptıklarımı birçok kişinin tatmasını sağladım. Bunun yanı sıra bu işe yeni gönül veren ve nereden başlayacağını bilemeyenler için Youtube kanalımda tariflerimi paylaştım. Ayrıca Türkiye'de (belki dünyada) bir ilk olan makaron kitlerini ortaya çıkararak batıdan doğuya birçok şehirde mutfaklara girip makaron aşkını insanlara aşıladım. Sanırım tek gerçekleştirmediğim şey bir kitap çıkarmak oldu :) Artık tüm yayınların sosyal platformlarda paylaşıldığı bir zamanda buna pek de gerek olmadığına karar vererek kitap hayalimi rafa kaldırdım... 2010 yılında bir kurabiye kursu ile başlayıp bu yıllara kadar uzanan tatlı maceramın böylelikle sonuna yaklaştım. Üzgün müyüm? Hayır. İçimde en ufak bir sızı yok çünkü arkama dönüp baktığımda bu alanda yapılabilecek birçok şeyi zaten yapmış olduğumu görüyorum. Hayat nasıl değişken ise insanın istek ve arzuları da yön değiştiriyor. Şu anda tatlının yerini alacak yeni bir alan arayışında değilim çünkü 40'lı yaşların insana kattığı o müthiş bilgelikle durağanlığı onaylama ve kendime hediye ettiğim zamanın tadını doyasıya çıkarma arzusundayım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)